EXIMAGE – 21-30 Haziran, Bakırköy Belediyesi -Yunus Emre Kültür Merkezi
Altınbaş Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü, öğretim görevlisi Nihal Kartal’ın EX-image isimli resim ve exlibris seçkilerinden oluşan çalışmalarını 21 – 30 Haziran 2019 tarihleri arasında Bakırköy Belediyesi – Yunus Emre Kültür Merkezi’nde görebilirsiniz.
Sanatçı bu çalışmalarında bir an icin göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir sürede zihnimizde oluşan ayrıntıları karşımıza çıkarmaktadır.
Geçmişte kalan gerçeklik ile gelecekteki düşsel imgeler arasında fantastik bağlantılar kurarak düşle gerçek arasında gelgitler yaşatır. Renklerin birbiriyle olan uyumu ve karşıtlığı ile birlikte her bir rengin kullanıldığı yere ve imgeye göre farklı karakteristikler içerisinde varoluşunu anlatır. Gerçek şekillerin bir tablo içerisinde öngörülemez dokunuşlarla sürreel bir bütünü oluşturmaları õykülendirilir.
Tablolardaki imgeler ve renklerin uyumu; insanda heyecan, romantizm, öfke, korku, yalnızlık gibi türlü duyguları sorgularken, diğer yandan ruhumuzun duygusal katmanlarında düşsel bir yolculuğa sürükler adeta…
Exlibris çalışmaları yaklaşık 2006’dan bugüne kadar gerçekleştirilmiş olan tüm birikimleri içermektedir.
Keyifli izlemeler…
Nihal Kartal
1997 / (Ankara) Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Tasarım Bölümü’nden mezun olmuştur. 2004, (Ankara) Hacettepe Üniversitesi , Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Tasarım Bölümü’nde Yüksek Lisansını tamamlar. 2004-2008 (Ankara) çeşitli ajanslarda / Grafik Tasarım ve Sanat Yönetmenliği yapar. 2009 / (Ankara) Atılım Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak akademik çalışmalarına başlar. 2010-2012 / (İstanbul) Gelişim Üniversitesi’nde 2 yıl kadar çalışır, 2013 / (İstanbul) Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde AB ile FSMVÜ’nin ortaklığında geliştirilen bir projede Zümre Başkanlığı yapar. 2014 / (İstanbul) Adıgüzel MYO’da 2015’ten (İstanbul) bu yana (Kemerburgaz Üniversitesi ) Altınbaş Üniversitesi / Meslek Yüksekokulu’nda Öğretim Görevlisi olarak akademik hayatına devam etmektedir.
(Grafik Tasarımcı – Ressam ) Nihal Kartal / Grafik Tasarım alanında Öğretim Görevliliğinin yanı sıra resim çalışmalarına 2006 yılından beri aktif olarak devam etmektedir. 6 kişisel, 2 karma resim sergisine katılmıştır. Resim çalışmalarına ilk olarak üniversite yıllarında el çizimleri (Exlibris) ve akrilik resim çalışmaları ile başlamıştır.
Resim çalışmalarında Maniyerizm, Sürrealizm, Fütürizm ve Postmodernizm üsluplarından etkiler alır. Resimlerinin esin kaynağı olarak ise; fantastik karakterler, hayali şekiller ve figüratif soyutlamalardan esinlenilerek; fantastik öğeler, insanımsı figürlere; fantastik canlılara ve bitkilere dönüşerek, farklı biçimlerde vücut bulmuştur. Ölüm sonrası yeniden dirilişi, farklı imgelerdee vücut bularak fantastik bir boyutta ele almaktadır. Mitolojik imgeler (zümrüd-ü anka) ve karma yaratıklar (Grotesk, Grifon) gibi sembollerle ifade edildiği gibi görsel imgelerle de farklı biçimlerde yorumlanarak; figürler, fantastik simgeler ve düşsel imgeler arasında,
ruh hallerine göre sürekli devinim halindedir. Tuval üzerinde, zemin ve figür adeta birbirinin içerisinde gibidir, ayrıksı bir etki uyandırmazlar. Zihnin anlık ufkunda birden beliren figürsel imgeler, biranda yok olarak, uçsuz bucaksız düşsel bir boşlukta adeta savrulup giderler. Lekesel etkiler, hızla geçip giden zamanın yer çekimine maruz kalır. Yere doğru uzanan kanatlar, uçmak istercesine, adeta yer çekimsiz bir ortama doğru sürükleniyor gibidir. Bir anın umutsuzluğuna gizlenerek, ruhun inisiye olmasına yardımcı oluyor gibidir. Havada sürekli uçuşup duran uzamlar, ruhun sonsuzluk içerisinde savruluşunu ifade etmektedir. Eriyip giden biçimler ise dur durak bilmeyen zamanın bir anlık devinimine gönderme yapar. Zemine doğru giderek büyüyen ayaklar ise, tuval yüzeyinde gerilim ve rahatsızlık yaratarak zihnimizdeki sıkışmışlık duygusunu artırır gibidir…
Renkler, hem zıtlıklarla dolu, hem de zıtlıklardan doğan bir bütünü anlatır. Tuvale gözümüzü kısarak baktığımızda şekiller farklı biçimlerde form alır. Fırçanın bir anlık dokunuşları o anın içine hapsolarak, renge ve biçime dönüşür. Biçimler, elin bir anlık hareketinden doğar, ikinci bir hamleye izin vermez. Bir anın hüznünden, ya da coşkusundan ilham alarak bizi düşsel bir yolculuğa çıkarır. Göz açıp kapatıncaya kadar geçen bir anın içerisinde, aldığımız havanın renginde ve biçiminde anlık bir nefes oluruz, sessiz bir çığlık oluruz, renksel bir düş oluruz, düşsel bir kelebek oluruz…
Konuşma anında hangi kelimeyi söyleyeceğim diye uzun uzun düşünmeyiz, konuşmalarımız spontan olarak o anın içerisinde gelişir. Aldığımız kararlar da çoğu zaman o anın içerisinde şekil alırlar. Renkler, ışıklar ve düşsel imgeler fırçanın rahat hareketleri ile zihnimizin düşünsel hızı arasında yarış halindedir ve anlık olarak gelişirler. Tuval yüzeyinde belirginleşen renkler ve biçimler bir anın için düşümde kalan izlerde belirginleşir. Sürreel olarak anlık bir etki ile oluşurlar.
Çağlar boyu bilinmezlikler her zaman insanoğlunun ilgisini çekmiştir. Düş dehlizlerimizde hem korkuyu, hem de heyecanı aynı anda duyumsarız. Bu karmaşık duygular içimizdeki yaratıcı duygularımızı da harekete geçirerek itici bir güç oluşturur. Böylelikle duygumuzun anlık çekim gücüne kapılarak oluşum sürecine gireriz. Hayalle gerçek arasında yaşadığımız bu anların yansımalarından düşsel yolcuğumuzda yol almaya devam ederiz. Her bir duygu bir biçime dönüşerek imgesel boyutta tablodaki yerini alır. Her biçim birbirini tetikleyici niteliktedir. Zamanın düşsel izlerini sürerken, rengin, biçimin ve hareketin varoluş yolculuğunda masalsı etkileri derinden hissederiz…
Arkamızda baktığımızda geride kalan izlerin, bize mi ait? yoksa, hiçbirinin bize ait olmayan izler mi olduğu belli değildir? Tüm izler birbirinin içerisinde değişerek dönüşür. Renksel yolculukta anlık ruh halimize göre biçim kazanır. Bu bilinmezlikler etrafında gelgitler yaşatır. Ben diye başlayan cümleler bize dönüşür. Bir yandan bizi düşündürürken sorgulatan detaylarda imgesel boyuttan yol alırız…
Yapamadıklarımızın uçurumunda savrulurken, donuk ve hissiz zamana inat sessizce yaşama olan tutkumuza sarılırız…Zamansız umutlu düşlerde, imgelerde, renklerde, kırılgan gülüşlerde, yeniden doğuşlarda, ruhun coşkun hallerinin arasından süzülerek renge ve biçime karıştığı anlarda var oluruz…
Her günün umut dolu kanat çırpınışlarında, düşsel zamanlardan, varoluşsal öykülere uzanan bu yolculukta, postmodern bir derviş edasıyla sürekli değişip duran ruh hallerinin arasından kendi rengini ve biçimini bulabilmenin izlerini süreriz sessizce…