“Resmin olmazsa olmazı; desendir.”
Efkan Beyaz
1961 yılında Ankara’ da doğdu. Gazi Üniversitesi Resim bölümünden mezun oldu. Güzel Sanat Galerisinde Eşref Üren ve Osman Zeki Oral’dan dersler aldı. 1983-1984 yılları arasında Uluslararası Fuar ve Dekorasyon (UFD ) şirketinde grafiker olarak çalıştı. 1985 yılında (TRT) ile Resim ve İllüstratör olarak göreve başladı. Dekor ressamlığı, animasyon ve hikâye resimleri yaptı. Aylık TRT dergisine karikatürler çizdi. 1990-2000 yıllarında PTT pul müdürlüğüne pul yaptı. 2004 yılında Eurovision şarkı yarışmasında 36 ülke sanatçısının karikatürlerini çizdi. Çeşitli çalıştaylara katıldı. 80’in üzerinde karma ve 6 kişisel sergisi olan sanatçı halen Ankara’daki atölyesinde çalışmalarını devam ettirmektedir.
Sanatı, hayat tarzı olarak benimsemenizde büyük ustalardan Eşref Üren ve Osman Zeki Oral’ın katkılarından bahseder misiniz?
Aslında ilk sanat öğretmenim annemdir. Beni keşfeden ve destekleyendir. Sonrasında okul dönemlerimdeki öğretmenlerim de yeteneğimi keşfederek beni sanata daha da yönlendirmişlerdir. Çok sayıda yarışmalara girip dereceler aldım. 1977-1980 arası Eşref Üren ve Osman Zeki Oral’dan dersler aldım. Ankara Devlet Güzel Sanatlar galerisi o zamanlar Zafer Çarşısında idi. Devletin desteklediği tek kurumdu. Birçok sanatçının buluştuğu, sohbet ve kritikler yaptığı bir mekandı. Ben de orada birçok sanatçı ile tanışma imkânı buldum. Şunu söylemem gerekir ki ; şu an ki sanat yaşamımda bulunduğum noktada Eşref Üren ve Osman Zeki Oral hocalarımın büyük katkıları olmuştur. Onların tecrübeleri sanat hayatıma büyük ışık tutmuştur diyebilirim.
Gazi Eğitim Resim bölümüne 1978’de girdiniz. Fakat 22 yıl sonra 2000’de mezun oldunuz?
Evet. 22 yıl gibi rekor bir sürede mezun oldum. Bu dönemlerim 80 öncesi süreç içinde yaşandığı için maalesef kesintilere uğrama durumunda kaldı. 1984’de TRT’ye girdim. 1996’da yarım kalan eğitimimi de çalışırken tamamladım.
28 yıl TRT’de ressam ve illüstratör olarak çalıştınız. Burayı sanki ikinci bir okul olarak nitelendirebilir misiniz?
Evet. TRT, misyonuyla gerçekten de bir okul gibiydi. Sanat yaşamımdaki tüm çalışmalarımın odak noktası olmuştur. Resim, heykel, dekor ressamlığı, animasyon ve karikatür çalışmalarımın gelişmesinde de büyük katkısı olmuştur. Birçok usta ile aynı kurumda çalışma fırsatı buldum. ( Kayıhan Keskinok, Yalçın Gökçebağ, Habip Aydoğdu, Muzaffer Tiryaki, Yaşar Yeniceli, Can Okan, Naci Dindar, Tufan Subaşı ve Münir Kutluata.) Animasyonu TRT’de öğrendim ve geliştirdim. 8 tane jenerik tarzı animasyon yaptım. Bunlar; Yayla Yolları, Yarışalım Eğlenelim, Gökyüzü, fotoğraf sanatçısı Sami Günerli’yi tanıtan bir programın jenerik çalışması. Bu arada kurum içinde dekor ressamlığı dışında heykeller de çalıştım. Birçok belgesel programlarda statik resimler yaptım. 2012’de emekli oldum. 2004-2012 arasında da TRT dergisine karikatürler çizdim.
2004’de Eurovision şarkı yarışmasında 36 ülke sanatçısının karikatürlerini çizerek bir ilki gerçekleştirdiniz?
Evet. Böyle bir öneri sundum ve kabul edildi. Sanatçıların tanıtım konuşmaları esnasında 15 dakikalık bir süre içinde haberleri olmadan karikatürlerini çizip onlara hediye ettim. Bunlar, yarışmaya katılan ülkelerin televizyonlarında da yayınlandı. Keyifli bir süreçdi. Karikatürlerin benim için özel bir yeri vardır. Resim; tamıyla bireysel, karikatür ise toplumsal içerikleri özünde barındıran bir yapıya sahiptir bence. Karikatürde evrensel bir dil vardır, bilgi ve donanım gerektirir. Daha vurgulayıcı ve etkileyici olmalıdır. Resim, belli bir kesime hitap ederken, karikatür her kesime hitap eder.
1990-2000 yılları arasında PTT Pul Müdürlüğüne anma pulları da çizdiniz?
Bu pullar, hayatıma başka bir pencere daha açtı. Resim, bir mekânın duvarını süslerken, pullar çok sayıda basıldığı için tüm dünyadaki pul koleksiyonerlerinin ellerine geçebiliyor. Çok sayıda kişiye ulaştıkları için bana farklı bir duygu veriyor. Çalışmalarım Ankara Pul Merkezinde sergilenmektedir.
Bir de 13 yıl Lunapark ressamlığı yaptınız?
Dekor ressamlığı tecrübem beni buralara kadar taşıdı. Bilindiği üzere, Lunapark resimlerinin en önemli özelliği, çocukların dünyasına hitap etmesidir. Bu dönem, renkçi anlayışımın gelişmesine bana büyük katkı sağlamıştır. Fakat ağır kimyasal boyalarla çalışmalar yaptığım için sağlık sorunları yaşadım ve üzülerek bu işi bırakmak zorunda kaldım.
Soyut figüratif işlerinizin illüstratif üsluba geçişi nasıl oldu?
Uzun süre balık teması çalıştım. Sonraları, sanırım karikatürist olmamdan dolayı figürist yanım ağır bastı. Resmin olmazsa olmazı desendir. Figüratif resimlerimi genelde yaşadığım içinden kareler seçerek oluşturuyorum. Belirli bir düzen veya belli bir düşünceyi şiirselleştirmek yerine, daha doğal olan yolu seçiyorum. Yani benim için, sokaktaki bir simitçi, bir ayakkabı boyacısı, tamirhanedeki oto tamircisi, baloda dans edenler veya bir senfoni orkestrası, resimlerimin konularını oluşturabilir. Çevresel tüm faktörleri en ince ayrıntısına kadar analiz ederek hafızamda yorumlayıp tuvalime aktarıyorum.
Gelecekteki projeleriniz nelerdir?
Bir karikatür sergisi açmayı düşünüyorum. Ayrıca bir de desen sergisi planım var. Ayrıca ciddi anlamda retrospektif bir kitap projem var. Ekim ayında da Hong Kong Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi galerisinde bir kişisel sergim olacak. 19 Şubat 2016’da da Ankara’da Sevgi sanat galerisinde bir kişisel sergim daha gerçekleşecek.