ANTALYA’NIN DİNGİN TATİL YÖRELERİNDEN KAŞ
Timur Özkan
Antalya’nın en batıdaki ilçesi Kaş, Muğla ve Antalya gibi iki büyük turistik merkezin arasında yer almasına rağmen, her ikisine de uzak konumundan olsa gerek turizmle biraz geç tanışır. Böyle olmasında, denizle dağ arasındaki ulaşım açısından zahmetli konumunun da etkisi az değildir. Bütün bu olumsuzluklara karşın, Kaş’ın doğa harikası koylarının uzun süre saklı kalması düşünülemezdi, nitekim 80’li yıllarda keşfedilmeye başlayan Kaş, önce turizmle sonra kentleşme olgusuyla tanışır…
Antik dönemde Habesos adını taşıyan Kaş, daha sonra Yunanca “kayalık yer” anlamında bir sözcük olan Phellos’un karşında yer aldığı için Antiphellos olarak adlandırılmış. Bu ad, Selçuklular zamanında Andifli’ye dönüşmüş. Merkezdeki Kandyba, ilçeye 12 km uzaklıktaki Phellos, Gömbe’deki Komba ve buraya 13 km uzaklıktaki Nisa antik kentleri, yöredeki en eski yerleşimlerden… Çevresinde bilinen, bilinmeyen birçok antik kentin kalıntılarına ev sahipliği yapan Kaş, binlerce yıllık tarihini izlerinin yansıra güzel doğasıyla ve nispeten bozulmamış kentsel dokusuyla bir tatil yöresi olarak giderek artan bir ilgi görmektedir.
Çok sayıda kaya veya lahit mezarların da bulunduğu Kaş’taki tarihi eserlerin en önemlisi Helenistik devre ait amfi tiyatrodur. Kaş’tan denize uzanan ve uzun süre yapılaşmaya kapalı kaldıktan sonra imara açılan Çukurbağ Yarımadası’ndaki bu görkemli yapı, Anadolu’da, cephesi denize bakan tek tiyatro olarak biliniyor. Kaş’taki bir diğer önemli tarihi eser ise ilçe merkezindeki Uzun Çarşı’da bulunan ve Kral Lahdi olarak adlandırılan, MÖ 4. yüzyıl eseri dev anıt mezardır. Kaş’ta ayrıca kıyıdaki bir lokantanın alt katında ortaya çıkarılan ve İstanbul’daki Yerebatan Sarnıcı’nın küçük bir benzeri olan su sarnıcı ile ilçeye hakim tepelerdeki kaya mezarları da gezilebilir.
Tarih boyunca gemi yapımında kullanılan sedir ağaçlarıyla ve süngercilikle geçinen yöre, bugün iç kesimlerinde tarımla, kıyılarında turizmle geçinmektedir. Uzun bir deniz sezonu yaşanan Kaş’ın belki de tek kusuru kumsala sahip olmayışıdır. Kaş’ın tatilcileri denize girmek için Küçük Çakıl, Büyük Çakıl ve Akçagerme plajlarına veya Hidayet Koyu, İnceboğaz veya Limanağzı’na giderler ama Kalkan yolunda, Kaş’a 20 km uzaklıktaki Kaputaş Plajı bambaşkadır. Küçük bir koyda yer alan ve yoldan 100 kadar basmakla inilen plaj, Türkiye’nin sayılı kumsallarından biridir.
Kaş, dalış tutkunlarının da favori yerlerinden biri olarak her yıl amatör veya profesyonel dalgıçları da ağırlar. Kaş’taki dalış okullarında alacağınız kısa bir eğitimin ardından; müren, barakuda, caretta caretta veya ahtapotlarla yüzebilir, denizaltının muhteşem kayalıklarını veya Osmanlı Donanması’na ait bir gemi batığını fotoğraflayabilirisiniz. Bunlar yetmez diyorsanız, Meis Adası açıklarında, 2. Dünya Savaşı esnasında düşen pervaneli bir İtalyan savaş uçağının kalıntıları da sualtı tutkunlarını beklemektedir.
Kaş, Türkiye’nin en iyi dalış yerlerinden biri olduğu kadar yamaç paraşütçüleri için de caziptir. Akdağ’dan havalanan paraşütçülerin deniz üzerinde uçarken verdikleri görüntüler gün boy eksik olmaz… Mağaralara ilgi duyanların Kaş’taki ilk adresi Bayındır Limanı olmalıdır. Tekneyle gidilebilen limanın ağzındaki çok sayıdaki Likya kaya mezarları arasında yer alan ve içinde bir de akarsuyun bulunduğu Bayındır Mağarası’nda, Hıristiyanlığın ilk yıllarına ait küçük bir kilise de görülebilir.
Mavi Tur olarak bilinen deniz rotalarının en güzellerinden biri de Kaş – Demre rotasıdır. Kaş’tan hareket eden teknelerle gerçekleştirilen iki üç günlük turlarda; Kekova Adası, Batık Kent, Kaleköy (Simena), Noel Baba Evi ve Myra Antik Kenti kalıntıları görülebilir. Kaş’tan Kekova ve Kaleköy’e altı cam teknelerle günübirlik olarak da gidebilirsiniz. Limandan ayrıldıktan kısa bir süre sonra ulaşacağınız Akvaryum ve Tersane koylarında deniz altının güzelliklerini gördükten sonra Kekova’ya yaklaşırken batık limanda amforalarla tanışırsınız. Simena antik kentinin kalıntıları üzerindeki Kaleköy’de, köye adını veren kaleye tırmanıp çevreyi seyredebilirisiniz. Kekova’dan sonra tarihi Likya mezarlarıyla iç içe yaşayan Üçağız’a (Teimioussa) kayıkla devam edilebilir.
Kaş deyince akla deniz gelir ama Kaş’ın yaylaları da az çekici değildir. Yazın sıcak günlerinde serin bir seçenek arayanlar için Gömbe, Bezirgân, Gökçeören vb yaylalarda doğa yürüyüşü veya kamp yapmak yanında ev pansiyonlarda konaklamak da mümkündür. Kaş’a 70 km uzaklıktaki Gömbe, bir zamanlar Hıristiyanların piskoposluk merkezi iken bugün Yörük kültürünün yaşandığı bir yöredir.
Kaş’tan ayrıca ilçenin 2 km kadar açığında bulunan ve antik dönemdeki adı Megiste olan Yunanistan’ın Meis Adası’na günübirlik gidip gelinebilir. Kaş Limanından kalkan Kahramanlar ve Meis Express firmalarına ait iki gemi, yaz sezonu boyunca, her gün sabah gidiş, akşamüzeri dönüş olmak üzere karşılıklı birer sefer yapmaktadırlar.
Ankara’ya 680, Antalya’ya 185, Muğla’ya 235 km uzaklıktaki Kaş’a; Antalya veya Dalaman üzerinden havayoluyla ya da Ankara’dan kalkan otobüslerle Burdur, Tefenni, Fethiye üzerinden 10 saatlik bir karayolu yolculuğuyla gelinebilir. Özel araçla gelişlerde bu yol, Burdur, Bucak’tan sonra Korkuteli ayrımı, Elmalı-Gömbe üzerinden 100 km kadar kısaltılabilir.
Kaş, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası standartlardaki ilk yürüyüş rotası olan ve Fethiye’den başlayıp Antalya’da sona eren Likya Yolu üzerinde bulunmaktadır.
Kaş’ı sezon sonunda ziyaret edecekler için son bir not; burada Cumhuriyet Bayramı coşkusu bir başkadır. Her yıl yapılan resmi törenlerin ardından ilçe meydanında sıralanan beyaz örtülü masalar ve masalardaki bayraklarıyla masalsı bir atmosfere bürünen Kaş’ta davul zurnaları orkestralar, türküleri danslar, havai fişekleri fener alayları izler. 89 yıl önce, birkaç yüz kişilik küçük bir topluluğun meydanda yaktıkları ateşle başlayan gelenek, bugün dünyanın farklı yörelerinden konuklarıyla birlikte sayıları 10 bine yaklaşan ilçe halkı tarafından gururla devam ettirilmektedir.
Sözün özü Kaş, sahip olduğu tarihi zenginlikleri ve doğal güzelliklerinin yanısıra olağanüstü dingin atmosferiyle de Antalya’nın kalabalık tatil yörelerinden farklı bir seçenek olarak tarihe, kültüre, doğaya ve doğa sporlarına ilgi duyan tatilcileri beklemektedir.