Dövme yapmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
Yaklaşık olarak üç senedir dövme yapıyorum. Kendi adıma, dövme yapmaya geç başladığımı söyleyebilirim çünkü bu benim çocukluk hayalimdi. 90’larda çocuk olanlar, sakızlardan çıkan dövmelerin o ufacık bünyelerimize kattığı heyecanı hatırlarlar. Sanırım vücudumda dövme taşıma ve başkalarının da bu duyguyu yaşamasını sağlama tutkusunun, çocukluğumun o saf heyecanına dayandığını söyleyebilirim. Dövme yaptırmak konusundaki tavrım ise zor beğenen biri olduğum için uzun yıllar oldukça sakin oldu. Dövme yapmayı çok istememe rağmen bu işin hata kaldırmayan bir şey olmasından dolayı uygulama kısmı beni her zaman çekindirmiştir. Sonunda ilk dövmelerimi yaptırmaya karar verdiğimde işlerini çok beğendiğim Okan Uçkun ile tanıştım. O benim dövmelerimi yaparken bir anda zihnimde bir ışık yandı diyebilirim. Dövmelerimi yaptırdıktan hemen sonra gerekli ekipmanın ve bir de ilk dövmem için gönüllü olacak birinin arayışına girdim. Kısa süre sonra ilk dövmemi yaptığımda hissettiğim o sarsıcı heyecanın bir parçasını bugüne kadar taşıdığımı düşünüyorum. Dövme yapmayı öğrenmek ve kendimi kendime kanıtlamakla geçen sürecin ardından geçen ay Kütahya’da Dark Side Tattoo adıyla kendi stüdyomu işletmeye başladım.
Dövme stüdyosu açmak sizin için nasıl bir deneyim oldu?
Kesinlikle hayatımın dönüm noktalarından biri. Özellikle, stüdyonun tadilat aşamasının en başından sonuna kadar her çivisinde parmağımın olması ortaya çıkan mekanla tuhaf bir duygusal bağ kurmama neden oldu. Tabii bu süreçte gece gündüz yanımda olan çok değerli dostlarım da vardı. Yaklaşık bir ay süren hazırlık sürecinin sonunda ise bir stüdyodan fazlasına sahip olduğumu söyleyebilirim.
Sizce Türkiye’de ve yaşadığınız şehir olan Kütahya’da dövme sanatına bakış açısı nasıl?
Son yıllarda dövme, popüler kültürün de etkisiyle artık toplumun karşısına daha sık çıkan bir uygulama haline geldi. Dolayısıyla artık dövmeli insanlara karşı önyargılar neredeyse yok denilecek kadar azaldı fakat değişime daha dirençli şehirlerde bu kanıksama süreci biraz daha yavaş ilerliyor. Stüdyonun aldığı tepkilerden Kütahya’nın da bu süreci hızlı yaşadığını düşünüyorum ama genel kanıyı yakalamak için biraz daha zamana ihtiyaç var.
Dövme yapma konusunda kendinizi nasıl geliştiriyorsunuz?
Dumlupınar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Görsel İletişim Tasarımı eğitimi alıyorum. Okulda öğrendiğim tasarım bilgilerini yaptığım dövmelerde de uygulamaya çalışıyorum. Bunun yanı sıra, yerli ve yabancı birçok başarılı dövme sanatçısının işlerini analiz edip kendime yeni yollar bulmaya çalışıyorum. Ayrıca, dövme sanatındaki gelişim sürecimin bulunduğum bu noktasında dövme üzerine bir şeyler söyleme imkânı bulduğum için de kendimi şanslı hissediyorum.
Yapmaktan en çok keyif aldığınız dövme tarzı nedir?
Dövme yapma konusunda pek de seçim yapmama olanak vermeyen aşırı bir iştaha sahip olduğumu söyleyebilirim ama sahibi için kişisel anlam taşıyan dövmelerden ve yaptığım geometrik tasarımları deri üzerinde görmekten çok daha büyük keyif alıyorum.
Bu mesleğe bakış açınız nedir? Yaptığınız işi nasıl tanımlarsınız?
Konfüçyüs’ün, “Sevdiğin işi yaparsan ömür boyu çalışmazsın.” sözü benim için de geçerli. Altı saatten uzun süren dövmelerde bile zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorum. Meslekten çok, karlı bir hobi diyebilirim ama bundan çok daha geniş bir tanımlamaya ihtiyacım var. Dövmenin bir olgu olarak ne ifade ettiğini düşünürken kullandığımız tanımları doğru seçmek gerektiğine inanıyorum. Sanat hakkında ezber tanımlara dayanarak dövmenin sanat ürünü olmadığını iddia etmek isabetsiz bir tanımlamadan başka bir şey değildir. Bence, duygusal heyecan, sanat eseri kriteri olarak gayet yeterlidir. Bu açıdan bakıldığında dövme, sahibi ve izleyicileri için sanat ürünü olmaktan bile daha fazlasıdır.
Dövme yaptıran insanların dövmeye bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence, kabaca iki tür dövme karakteri var; dövmelerini bir tür iletişim aracı olarak görenler ve diğer tarafta da bunu bir süs uygulaması olarak görenler. Beni en çok heyecanlandıran dövmeler, sahibi hakkında bir şeyler anlatanlardır. Sanat ürünü olarak, göz çarptığı anda tüketilenden ziyade, görünenden fazlası olan dövmeler… Dövme sanatı içinde kozmetik bir uygulamadan öteye gitmeyen uygulamalar yerine öznel tasarımların dövme kültürünü daha doğru yansıttığını düşünüyorum.
Dövme tercihlerinde moda var mıdır?
Dövme bir altkültür ürünü olmasına rağmen kendi içinde çeşitli tarzların moda olduğu dönemleri vardır. Teknik gelişmelerin yeni uygulamalar yapmaya olanak sağlamasının da dövmede yeni tarzların oluşmasını doğrudan etkilediğini düşünüyorum. Bu sayede dövmede anlatılmak istenen mesajı aktarabilmek için eski ve kısıtlı imkanlarla yapılan dövmelerin yerine daha zor ve karmaşık dövmeler tercih edilebiliyor. Son dönemlerde geometrik tasarımlar ve suluboya etkili dövmeler oldukça ön plana çıkmış durumdalar.
Son olarak dövme yaptırmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? Tasarım ve dövme sanatçısı seçilirken nelere dikkat edilmeli?
Dövme yaptırmanın belli bir düşünsel sürecin sonucu olması gerektiğine inanıyorum. Bu süreci atlayan insanlarda dövme stüdyosuna kadar süren bir kararsızlık hakim oluyor. Oysa dövme; karar verme, yapım ve taşıma aşamaları olarak bir bütündür. Benim ana rolüm her ne kadar yapım aşamasında olsa da bazen karar verme aşamasına da dahil oluyorum. Çünkü dövme insanın sahip olduğu değerlerin göstergesidir. Eğer müşterim dövmesinin geri planındaki değerleri doğru seçmemişse, yapıldığı dönemde çok sevdiği bir dövmeyi ilerleyen zamanlarda sildirmek zorunda kalabilir. Bunun için öncelikle tasarım hakkında iyi düşünülmesi gerek. Doğru tasarıma karar verdikten sonra ise seçilen dövme sanatçısının daha önceki işleri incelenmeli. Ancak böylelikle sanatçınızın aklınızdaki dövmeyi doğru ifade edebileceğinden emin olabilirsiniz. Özellikle ilk kez dövme yaptıracaklar için bu iki konunun en önemli başlıklar olduğunu düşünüyorum.