Müzik dünyasında yazın gelmesiyle beraber festivaller, yeni çıkan albümler derken kültür sanat dünyası dinamikleri olağanca hızıyla devam ediyor. 12-14 Mayıs tarihlerinde yapılacak olan Çukurova Rock Festivali ile milyonlar hep bir ağızdan günde 7 sanatçıya eşlik ediyor olacak. Milyon Yapım’ın müzikseverlere Zeytinli Rock Festivali sonrası hediye ettiği festival, #CRF2017 ile sosyal medyada şimdiden yerini buldu. Festivalin ilk gününde sahne alacak; ayrıca geçtiğimiz günlerde akustik bir albümle 30. yıllarına giren Pentagram ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Gruba yıllar içerisinde dinamiklerin nasıl değiştiğinden, albüm sürecinde neler yaşandığına, unutulmazlara kadar birçok konuda sorular sordum. Sony Music etiketiyle çıkan Pentagram Akustik albümünde, grubun mihenk taşlarından tutun da misafir sanatçı olarak Şebnem Ferah gibi birçok özel isim yer alıyor. Turne programı ile Pentagram, heavy metal konusunda kesinlikle çok konuşulacaklar arasında olacak.
Grup tarihinize baktığımızda şans sizden yana olmakla beraber kara mizah durumları oluşturmuş, Bağcılar düğün salonu ve moda sahneleri konularında. Peki yaşananlar sonrası o an neler hissettiniz?
O zamanlar konser salonu mantığında düşünülmüş yapılar yok, olanlar ise AKM gibi Açıkhava Tiyatrosu gibi mekanlar, onlardan da yaptığımız müziğin türünden dolayı hep red cevabı almışızdır. AKM’de hiç olmadı ama daha sonraları Açık Hava Tiyatrosu’nda çaldık. O da yaz mevsimi sadece, çünkü adı üstünde Açık Hava Tiyatrosu. Biraz kirası yüksek gelirdi bize ama oturma yerleri taş olduğu için hiç sorun olmazdı. Hesaba vurunca sinema salonları ile aynı paraya denk gelirdi zaten. Fakat kış olunca yapacak bir şey yok. Sinema salonlarının underground bir tarafı da vardı. O dönemler kapanmaya ramak kala ya da eski sinema salonlarını tercih ederdik. O tarz sinema salonlarının perdenin hemen önünde seyirci ile arasında bir sahne olurdu.Tiyatro ve provaları için kullanılır veya halk müziği ya da sanat müziği tadında konserler de yapılırdı. Sakin sakin oturarak. Öyle, mecburen koltuklu işte. Biz çoğu zaman göze alarak koltuk masrafını da hesap eder ona göre konser organizasyonu yapardık.Hem yakın çevremiz, hem de müzikseverler bize çok destek verdi. Şans bizden yanaydı, Evet bu bir gerçek, çünkü 30 yıl salyangoz satmaya devam edebilen bir oluşum şanslı değil de nedir.
Grup dinamikleri hep zordur. Pentagram, 30.yılına gelene kadar üyelerinde değişiklikler söz konusu oldu. Her değişikle beraber müziğiniz farklı bir dokuya büründü mü?
Albümlerimizi arka arkaya koyduğunuz zaman bu farkı bariz görüyorsunuz. Aramıza katılan her yeni kişi için müziğimizde de o insanın yetenekleri ve zevklerine göre değişikliklere gittiğimiz bir gerçek. Bu zor mu evet zor bir takım fedakarlıklar yapmanız gerekir. En basitinden, en uç noktasına kadar.
İlk çıkardığınız albümlerde İngilizce sözlerle şarkı yaptınız. Sonrasında ise içerisinde Türkçe sözler yer alan albümleri dinleyiciye sundunuz. Bu değişikliğe neden gidildi?
Bu müziğe kendini kaptıran biri olarak, ortaokul ve lise çağlarında örnek olarak karşımızda yabancı gruplar vardı, kaçınılmaz olan o grupları örnek alarak başlamaktı. Şu anda bilgiye ulaşmak saniyeler içindeyken o dönem 15 günde birdi. Bazen 1 ay. Ya da yurt dışından, yıl da bir, eş, dost, tanıdık, akraba gelecekte ona plak siparişi ve yanında rock metal dergileri ısmarlayacaksın da, gelecek de… Sanıyorum Dünya kitabevi ya da Hachette kitabevi 15 günde bir 5 adet getirirdi. (Kerrang) Sabahın köründe başkaları almadan Cenk ile okulu kırıp kapısında dergileri beklerdik.1 tane alıyorduk bu arada. Bir defasında bütün paramızı verip hepsini aldık. Diğer 4 taneyi alanlarla da tanıştık zaten zaman içinde. Taaaa buralardan başlayınca olaylar da o yönde gelişti. Sevdiğimiz, hayranı olduğumuz gruplar bize bu şekilde ulaştıkça daha çok değerli oluyordu. (Yıllar içinde bir çoğu ile aynı sahneyi paylaştık.) O kadar çok dinledik ki bazı albümleri kafamızda bire bir çaldırabiliriz. Olur da walkmanin pilleri biter, play kafada. Öte yandan hayalimizde dünyaya açılmak var. O zamanlar önemliydi yurt dışında başarı elde etmek. İngilizce yola çıkışımızın sebeplerinden biri budur. Daha sonra Trail Blazer albümü yine İngilizce oldu. Bu albümün çıkış noktası körfez savaşıdır. İlk defa bir savaşı canlı izlemiştik. O füze detayları bize albüm yaptırdı. 1995 yılında Danimarka turnesi gerçekleşince Türkçe şarkı yapma fikri ironik bir şekilde yurt dışında gerçekleşmiş oldu. Bir ay süren bu turneden döndüğümüzde Anatolia’yı kaydettik.
Rock müzik aslına bakarsanız protest tavır sergileyen bir müzik türü, örneğin şiddet karşıtı olduğunu belirten sert rock metal tarzında yazılmış şarkılar mevcut, lakin buna rağmen özellikle metal müzik dinlerken insanın içinde uyanan yakıp, yıkma duygusu -ki konserlerinizde başınıza gelmiş- bu durumla çelişmiyor mu?
Bu sorunun cevabı biraz birinci soruyla da çok ilgili. Yakma yıkma gibi gibi bir şey hiç olmadı, yani vandalist bir yaklaşımın müzikte yeri yoktur zaten. Hiç bir zaman futbol seyircisi gibi olmadı müzikseverler. Deşarj olmak başka bir şey. Salona fazla insan alınırsa koltuk sayısının 3 katı kadar :)) izlemek zorlaşır ve kalabalık yüzünden arka sıralar görmek için koltuğun üstüne basmak zorunda. Onun için dizayn edilmemiş koltuklar. Haliyle taşımıyor ve kırılıyor. Mesele budur aslında.
30.yıl kapsamında akustik bir turne Pentagram dinleyicilerini bekliyor. Bize albümün sürecinde yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?
Son 5 yıldır acaip şeyler oldu memlekette ve gezegende, ardı ardına büyük toplumsal ve ulusal olaylar yaşadık bu albüm sırasında. İster istemez bir dinginliğe ihtiyaçtan olsa gerek, bu isteğin pek bir yansıdığını düşünüyorum bu albüme. Biraz kafamız şişti.
Nasıl karar verdiniz akustik bir albüm yapmaya? Şarkı seçimi kolay oldu mu?
2005’te küçük denemeler yapmıştık, o kayıtlar hala durmakta. Bir zaman düşünmedik biraz rafa kaldırdık, 2014-2015’te tekrar gündeme getirme isteğimiz 2017’de 30 yılımızı doldurmamız, bu projeyi hayata geçirdi. Bazı olmasını istediğimiz şarkılar olmadı bu süreçte, fakat konser için hazırlanırken şarkı eklemek zorundayız, olmadığını düşündüğümüz bazı şarkılar bu sefer oldu, güzel sürprizler olacak konserlerde.
Gruptan yolu geçenleri görüyoruz albümde. Nasıl bir birliktelik ve sinerji oluştu?
İlk başlarda bu fikir beni düşündürmüştü açıkçası, fakat herkes bu çalışma için duyduğu heyecanı fazlasıyla gösterince, ortaya son derece iyi niyetli bir albüm çıktı:))
30 yıllık bir hikaye, anlatması zor. Başınıza gelen en güzel ve en zorlu şey nelerdi?
En zorlu, Sevgili Ümit Yılbar 1966- 1993.
Metallica’nın ön grubu olarak her gelişlerinde sahnede yer aldınız. Peki Pentagram’ı etkileyen dünya müzisyenleri kimler?
Tabii ki Metallica başı çeker ve aynı sahneyi paylaşmak çok heyecan verici. Aklınıza gelebilecek sayıda rock ve metal gruplarıyla aynı sahneyi paylaşmış, dinlemiş ve takip etmişizdir. Birini yazsam diğeri eksik kalacak, bilinen, bilinmeyen… Hepsi bir.
M. Deniz TÜRKOĞLU
mdturkoglu