Yönetmen: Samuel Maoz Senaryo: Samuel Maoz Görüntü Yönetmeni: Giora Bejach Müzik: Amit Poznansky, Ophir Leibovitch Oyuncular: Lior Ashkenazi, Sarah Adler, Yonaton Shiray, Shira Haas Michael ve Dafna’nın çocukları Jonathan ve Alma ile sade bir hayatları vardır. Jonathan’ın askerde olması, her an hayatta olup olmamasından ötürü duydukları şüphe ve endişe, Michael ve Dafna’nın psikolojilerini çok etkilemiştir. Bir yanda Jonathan’ın askerde geçen zorlu günleri, diğer yanda ailenin kaygı dolu bekleyişi… https://player.vimeo.com/video/248765213?autoplay=1
Yazar: Kültür Sanat Haritası
Yönetmen: Melisa Üneri Senaryo: Melisa Üneri Görüntü Yönetmeni: Melisa Üneri, Janne Niskala, Hande Zerkin Müzik: Olli Tuomainen Türk bir babanın Finlandiya’da tek başına büyüttüğü kızı olan Melisa, babasından uzaklaşmak için peşinden gelmeyeceğine emin olduğu tek yere, İstanbul’daki babaannesinin yanına taşınıyor. Sürekli elindeki kameranın arkasından görünen Melisa, babası için “manipülatif, baskıcı ve dominant” derken, ekranda, internetteki dating sitelerine üye olan ve kızının iç çamaşırı seçmesine yardımcı olan şen şakrak bir baba görüyoruz. Öte yandan Melisa’nın babası da kendi annesinden ve Türkiye’yi terk etme sebeplerinden bahsederken aynı sıfatlara başvuruyor: “manipülatif, baskıcı ve dominant”. https://player.vimeo.com/video/253221530?autoplay=1
‘Değişimin hiç bitmediği yer’ söylemi ile ülkemizde çağdaş sanat alanında önemli etkinliklere imza atan Akbank Sanat, kuruluşunun 25. yılında her ay farklı sanatçıların ağırlanacağı konserlere ev sahipliği yapıyor. Akbank Sanat 25. Yıl konserleri’nin ilkinde 07 Şubat Çarşamba günü saat: 20.00’de dünyaca ünlü Norveçli piyanist Tord Gustavsen, Akbank Sanat sahnesinde olacak. 2013 yılında dörtlüsüyle verdiği konserin ardından özel bir projeyle yeniden Akbank Sanat’a konuk olan Tord Gustavsen, bu konserde klasik, piyano-bas-davul üçlüsünden farklı olarak, piyano-saksofon-davul formatında sahneye çıkacak. Tord Gustavsen’in piyanonun yanı sıra elektronikler ve synth bass da çalacağı konserde, sanatçıya saksafonda Tore Brunborg, davuld ise Jarle Vespestade eşlik edecek. Tord…
VAMPİRİN ÖPÜCÜĞÜ, ÂŞIĞIN KANI: TÜRKİYE’DE 1980 SONRASI POPÜLER ROMAN Koç Üniversitesi Yayınları’nın (KÜY) Edebiyat Eleştirisi kategorisinde yayımladığı Vampirin Öpücüğü, Âşığın Kanı: Türkiye’de 1980 Sonrası Popüler Roman güncellenmiş ikinci baskısıyla raflardaki yerini aldı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nden Yrd. Doç. Veli Uğur tarafından yazılan kitap, popüler romanı bir araştırma alanı olarak kültürel çalışmalardan siyaset bilimine farklı disiplinler içinde değerlendirebilecek araştırmacılar için faydalı bir kaynak niteliği taşıyor. Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY), Vampirin Öpücüğü, Âşığın Kanı: Türkiye’de 1980 Sonrası Popüler Roman adlı kitabı, Edebiyat Eleştirisi kategorisinde yayımladı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nden Yrd. Doç. Veli Uğur’un yazdığı kitap, ikinci baskı için…
Cemal Emden’in Fotoğrafları – Çizimler ve Resimler 07 Aralık 2017 – 04 Mart 2018 Louis Kahn’a Yeni/den Bakış sergisi, 20. yüzyıl dünya mimarlığının önemli aktörlerinden, düşünür, sanatçı ve bir “mimarlık gurusu” olarak tanınan Louis I. Kahn’ın önemli yapılarına ve sanatsal çalışmalarına odaklanıyor. Sergide Kahn’ın tüm yaşamını geçirdiği, çalıştığı ve eğitmenlik yaptığı Pensilvanya’dan Dakka ve Ahmedabad’da bulunan mimari yapıtlarına ait çizim ve fotoğrafların yanı sıra seyahat eskizleri ve sergiye özel söyleşiler Müge Cengizkan’ın küratörlüğünde bir araya geliyor. Mimar ve fotoğrafçı Cemal Emden’in son birkaç yıldır belli aralıklarla ziyaret ederek belgelediği Kahn’ın yapılarına “ışıkla tektonik”, “yeri kurmak”, “programı yoğurmak” temaları çerçevesinde yeniden…
Bana Bak! ”la Caixa” Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan Portreler ve Diğer Kurmacalar sergisi, sanat tarihindeki en eski ifade biçimlerinden biri olan portreyi, günümüz çağdaş sanat üretimleriyle yeniden ele alıyor. Resim, fotoğraf, heykel ve videodan oluşan bu seçki, izleyicileri portrelerin toplumsal aynasında kendilerine bakmaya davet ediyor. Portrenin temelinde figüre sadakat ve ona benzeyen bir imge yaratmak vardır; bir yandan da, sanat bize portre yapmanın bir imgeyi yeniden üretmek değil, onu baştan yaratmak, yani bir kurmaca oluşturmak olduğunu öğretmiştir. Sergideki seçkinin çoğu, hafıza ve kurmacanın yanı sıra, hakikat, görünüm ve temsil kavramlarını inceliyor. Sergi, bir yandan portrenin normlarını sorgularken, bir yandan da ona ait stratejileri…
Arter’de devam etmekte olan CANAN’ın “Kaf Dağı’nın Ardında” başlıklı sergisi 18 Şubat 2018 tarihine kadar uzatıldı. Arter’in tüm katlarına yayılan “Kaf Dağı’nın Ardında” sergisi, CANAN’ın bu sergi için ürettiği yeni yapıtlarla bazıları daha önce hiç sergilenmemiş erken dönem eserlerini bir araya getiriyor. Sergi, başlığını Arap ve Fars kozmolojisinin efsanevi Kaf Dağı’ndan alıyor. Heykel, fotoğraf, baskı, nakış, video, yerleştirme ve minyatür gibi çeşitli mecralarda üretilmiş eserlere yer veren sergi, sanatçının pratiğini Cennet, Araf ve Cehennem kavramlarıyla okumayı öneriyor. Küratörlüğünü Nazlı Gürlek’in yaptığı sergi çok boyutlu, çok bedenli, mistik, sembolik, şaşırtıcı ve oldukça cazibeli bir evren yaratmayı hedefliyor. CANAN’ın “Kaf Dağı’nın Ardında”…
İletişim Yayınları, Levent Cantek’in kaleme aldığı, Sefa Sofuoğlu’nun çizdiği 1951 başlıklı grafik romanı okurlarla buluşturuyor. Kardeşinin intiharı sonrasında, bu intiharın izini sürmek için Ankara’ya gelen bir İstanbullunun hikâyesinin etrafında dönemin Ankarası’nın panoramasını yansıtan 1951’i heyecanla okuyacaksınız. Kardeşinin intiharı üzerine Ankara’ya gelmiş bir İstanbullu. Yel midir, toz mudur anlamıyor şehrin hırgürünü, siyasetin imlasını, upuzun hutbelerini. 1951, çok eski ve çok uzak durmayan bir muammanın, her şeyin kullanılıp atıldığı bir dünyanın hikâyesi. Tenhaları, geceleri, muktedirleri… “Kahrolasın Ankara! Ne yaptın benim kardeşime?” Levent Cantek’in senaryosu ve Sefa Sofuoğlu’nun sakin çizgileriyle1951, usul usul koyulaşan bir yenilginin grafik romanı. Kitap Adı: 1951 Yazan: Levent Cantek…
“Tam Anlamıyla Bir Başyapıt.” Düşman kuvvetleri tarafından Dunkirk kıyılarında kuşatılmış yüzbinlerce İngiliz ve müttefik askerinin hikâyesi, karada, havada ve denizde gözler önüne seriliyor. Kıyıdaki savunmasız askerleri korumak için İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetlerine ait Spitfire savaş uçakları, Manş Denizi üzerinde düşmanla çatışmaktadır. Bu arada yüzlerce küçük tekneyle askerlerin yanında siviller de zamana karşı canları pahasına büyük bir mücadele vererek ordularının en azından bir kısmını kurtarmaya çalışmaktadır.
Ya aşık olduğunuz kişi sandığınız kişi değilse? Kırılgan bir genç kadın olan Chloé, depresyondadır. Sorunlarının üstesinden gelmek için gittiği psikyatristi Paul’a kısa süre içinde aşık olur. Aylar sonra birlikte yaşamaya başlayan ikilinin sağlıklı görünen ilişkileri, Chloé’nin, sevgilisinin gerçek kimliğine dair ondan bir şeyler sakladığını keşfetmesiyle gerilimli bir hal alır ve çift arasında bir köşe kapmaca başlar.