Yaşamda kadının yerini binlerce yıllık ataerkil geleneğin izlerini taşıyarak belirleyen toplumda, kimliksizleştirme yapmadığından emin olanlardan mısınız? Kadının kutsallığını yeniden kültürleştirmek ve yüceliğinin kavramsallığına vurgu yapmak için sizinle buluşacak olan Efe Türkel’in Sergisi Magna Mater, düşüncelerinizi sorgulamanıza yol açacak.
MAGNA MATER
İnsanın var oluşa merakı, yaradılışa ve yok oluşa şahit olması, ilk inanç sistemlerinin kendi zihinlerinde yarattıkları dünya içinde kurgulanmasına yol açtı. Bu inanç sistemlerinde, var oluş, doğum, bereket ve benzer önemde pek çok kavram, kadın kimliği altında tanrıça kültleriyle simgeleştirildi. Yüzbinlerce yıl önce yaşamış toplulukların büyük bir bölümü, anaerkil olarak şekillenmişti ve kadın, kutsallığıyla ön plandaydı. Erkekler, kadının hanesi altında yaşamını sürdürmekteydi. Tanrıların Anası olarak adlandırılan veya Ana Tanrıça olarak bildiğimiz kavram gücünü, üreten, çalışan, doğuran, soyu yetiştiren, koruyan, şifa dağıtan “kutsal kadın” dünyasından alıyordu. Bu dünya zamanla yerini erkeklerin yıkım dünyasına bıraktı. Ana Tanrıça, varoluşundan beri, Anadolu’da Kybele, Mısır’da Isis, Antik Yunan’da Gaia, Mezopotamya’da Ishtar gibi farklı isimlerde hayat bulmuştu. Daha sonraki çağlarda Ana Tanrıça’ya ait sıfatlar diğer tanrıçalarda da hayat buldu. İnsanların yapmış olduğu ilk figüratif objeler de tanrıçaları betimledikleri figürler veya kült objeler olan idollerdi. Dünya insanoğlu için küçülmeye başladı ve Ana Tanrıça en son Roma’da Magna Mater ismiyle var oldu. Magna Mater de Hıristiyanlığın Roma’da yayılmasıyla beraber Meryem Ana’ya dönüştürüldü ve bilinen şeklinden tamamen uzaklaştırılarak yok oldu.
Magna Mater serisi neden ortaya çıktı? Günümüz inançlarını sorgulamayı ya da eski inanışları hatırlatmayı mı amaçlıyor? Hayır… Niyeti, geçmişin üzerine ataerkil bir örtü çekip kadını kimliksizleştiren, ona şiddetle “-mış gibi davranan” günümüz dünyasında, arketipsel bir anımsamayla kadının yüceliğine kavramsal bir vurgu yapmaktır. Daha da önemlisi Magna Mater serisi, eski özdek sembollere sahip formlarıyla, yüz binlerce yıl öncesinden günümüze dek dillendirdiğimiz kadının kutsallığını, tekrardan kültürleştirme çabasındadır.
Sergi 23 Ekim – 15 Kasım tarihleri arasında D’art Galeri’de izlenebilir.