KAFAMIZA NE ESERSE ONU YAPACAĞIZ!
Uzay tutkuları ve felsefe dolu samimi dilleri ile tanıdık onları… Son Feci Bisiklet son dönemin alternatif gruplarından… Arda Kemirgent, Can Sürmen, Ozan Özgül ve Erkin Sağsen’den oluşan grup 2011 yılından bu yana birlikte müzik yapıyorlar.
Ağustos ayının en sıcak günlerinden biriydi… Arda, Can ve Erkin’le Beyoğlu’nda buluştuk…
Albüm yeni çıktı sayılır, nasıl gidiyor?
Can: Haziran ayında yayınladık albümü. Yılbaşından beri uğraşıyorduk kayıtlarla esasında… Arda ve Ozan Ankara’da, Erkin’le ben İstanbul’da olduğumuzdan ve turne yoğunluğundan albümünün çıkış süreci uzun ve sancılı oldu. İyi bir iş çıktığını düşünüyoruz. Oldukça da memnunuz ortaya çıkan şeyden… Şu sıralar lansmanlarını yapıyoruz küçük küçük… Gidişat iyi şimdilik…
Albüm içinize sindi diyebiliriz yani?
Arda: Tam olarak hiçbir zaman içimize sinmeyecek tabi… Sanatta öyle bir durum olduğunu düşünmüyorum. Ama mutluyuz, güzel oldu albüm. Kendimiz dinleyebiliyoruz, bu önemli… Daha önce dokuz şarkıyı birlikte kaydetmemiştik. Şarkı listesi, bir şarkının ardından gelen diğer şarkı benim için çok önemli… Albümün kendi içindeki bütünlüğü hoşumuza gitti.
İlk çıktığınız dönemle albüm sonrasını kıyaslarsanız neler değişti? Albüm yapmak sizin için önemli miydi?
Arda: Albüm yapmak tabi önemliydi. Hemen hemen aynı kulvarda olduğumuz grup ya da sanatçılar albüm kaydetmiyor artık haklı olarak… Bir iki şarkı çıkartıyorlar. O şarkılar da düzgün dinleniyor. Albümde bazı şarkılar geride kalıyor, bazen bir sene sonra keşfedilebiliyor… Albüm çıkarmak bizim için önemliydi ve yine çıkartacağız. Hatta bu sefer insanları bekletmemek için olabildiğince hızlı kaydetmeyi düşünüyoruz. İlk albümü 6 ayda kaydederiz demiştik, 8 ayda bitirebildik… Halbuki hep 2 ayda biter diye düşünüyordukJ Sürekli yollarda olduğumuzdan öngördüğümüz süreyi tutturamadık. Bu sefer Eylül ayında demo kayıtları ortaya çıkartıp, yılbaşına yetiştirmeyi planlıyoruz. Elimizde kendi şarkılarımızdan oluşan büyük bir repertuar olsun istiyoruz çünkü arada eleyebilmek gerekiyor şarkıları… Ben artık bazı şarkıları söylerken zorlanıyorum ses olarak… Tiz yazmışım zamanında gençlik ateşiyleJ
Can: Bir ara sadece single yapmayı da düşünmedik değil. Fena fikir de değildi ama yol sonunda albüme gidiyor hep…
İkinci albümün şarkıları hazır mı peki?
Arda: Hazır, benim kafamda hazırJ
Can: Kamp süreci olacak, çok bekletmeden çıkarmak istiyoruz…
Arda: Üreticilik de güçlü bir yanımız ve bunu da ortaya koymak istiyoruz. Senede bir albüm yapmak stratejik olabilir ama altı ayda bir çıkarılmaz diye bir şey yok… O yüzden bir an önce çıksın istiyoruz…
Hala yapımcınız yok değil mi?
Can: Yok kendimiz hallediyoruz… Belki bir sonrakinde daha fazla insana ulaşması için olabilir…
Arda: Bu albümü kendi çabamızla dükkanlara koyacağız. Zor bir şey bu tabi… Müzisyen olarak hiç bilmediğimiz ve beceremediğimiz bir olay aslında…
Neden bu kadar karşısınız yapımcıya?
Arda: Yapımcıya karşı değiliz. Bize yararı varmış gibi gözükmüyor sadece. İndie ve bağımsız bir müzik yapıyoruz. Metal de, pop da, punk da çıkabilir bizden… Yapımcı bizi istemez, daha tutarlı bir şey tercih eder ayrıca…
Can: Bizimki tutarsız değil sadece içimizden geldiği gibi… Bir engelleme ya da müdahale bizim çıkaracağımız şeyi etkileyebilir.
Erkin: Yapımcı işin finansal kısmınla alakalı ayrıca, şu an bizim ona ihtiyacımız da yok. Konserlerden kazandıklarımızla şimdilik hallediyoruz durumu…
Bir grup dinleyici popüler olmanızı hiç istemiyordu, “Keşfedilmesin, bize kalsın” gibi bir bakış açısıyla yaklaşıyor size?
Can: Popüler miyiz? Bunu bilmiyorum. Eğer bu daha çok insanın bizi dinlemesiyse tabi dinlesinler… Popüler kültür altında ezilip değişeceğimizi düşündüklerinden sanırım bu yaklaşım…
Popüler olmak, dinleyici sayınızın artması müzikal olarak değiştirebilir mi sizi ?
Can: Hiç öyle bir kaygımız yok. Yapımcımızın olmamasının altında yatan en büyük etken de bu zaten.
Arda: Kendimizden başka bir şey olmaya çalışırsak zaten başarısız oluruz. İyi ya da kötü tüm dış etkenler bizi her hangi bir yere savuramaz. Biz kafamıza ne eserse onu yapacağız; bunu hem pozitif hem de negatif olarak söylüyorum…
Şarkıları Arda sen yazıyorsun, genellikle nelerden beslenirsin?
Arda: Genel olarak diğer müzisyenlerden besleniyorum gibi hissediyorum. Aklımda bir takım temalar vardı… Baştan beri “uzay” ve “felsefe” ile tanıdılar bizi. Bu temalarla albümler yazamıyorsun… Esasında şu anda bir değişim durumu var, bunları biraz bıraktım denebilir. Artık biraz daha eğlenceli olsun istiyorum. Bu da içimde olan bir durum… Gündelik hayatın içindeki temaları ben de yaşıyorum ve bunları da işlemek istiyorum şarkılarda. Bu değişim biraz son albümde de var. Yeni çıkacak albümde dümenin bu yöne kırılışı daha da belirgin olacak tabi.
Şarkılarınızdaki o felsefeyi tamamen bırakmaktan söz etmiyorsun değil mi?
A: Bırakmıyoruz tabi, çıkan sözler hep aynı olsun istemiyoruz sadece… Sokakta yürümeyi bir felsefeyle anlatmaya çalışıyorum bu sefer. Bu biraz da müziği yükselten bir durum… Çünkü herkes bir şeyler görüyor, sanatçının aynı şeyi başka şekilde görmesi gerekiyor. Herkesin gördüğü o şeyi, başka dilden anlatmak biraz daha tatlı ve eğlenceli geliyor… Felsefik yapı hep duracak…
Bir de klip çektiniz?
A: Klip, bizim ne kadar amatör ruhlu bir grup olduğumuzu gösteren bir çalışmaydı.
Neden öyle diyorsun?
E: Arda çekti çünküJ Şarkı videolu çıksın istedik.
Yeni klip var mı aklınızda?
C: Klip isteğimiz var ama o kadar da “mutlaka olmalı” gibi bir durumda değiliz…
A: Gece şarkısına klip çekmek istiyoruz aslında ama biraz desteğe ihtiyacımız var bunun için, sponsorluk arıyoruz.
Gidişattan memnunsunuz değil mi?
A: Memnunuz tabi…
C: Gözle görülen yükselen bir grafik var. Memnunuz tabi. Konserler de artıyor, konserlerimize gelenler de…
Diğer gruplarla yapılan benzetmeler rahatsız ediyor mu sizi?
E: Benzetiyorlar ama hiç benzemiyoruz ki…
A: Rahatsız etmiyor tabi. Bir dönemden bahsediliyor bence. Benzetilen tüm gruplar bir birinden çok farklı. Enteresan bir şekilde hepimizin neden aynı dönem çıktığını tam olarak ben de bilemiyorum…
Büyük Ev Abluka ile ilgili olabilir mi?
A: Sanırım öyle. Biz üçüncü şarkımızı kaydederken “Onların kafasında ilerlemek istiyorum” demiştim. Ama yaptığımız müziğin hiç alakası yok. Bir yol açtılar tabi orası kesin…
Müziğin dışında başka işleriniz var mı?
A: İşimiz müzik sadece… Öyle olmak zorunda. Mesela Ozan belgesel çekiyordu bırakmak zorunda kaldı çünkü uçakta yaşamaya başlamıştıJ
E: Ben de bir yerde çalışıyordum ama bırakmak zorunda kaldım çünkü hiç işe gidemiyordum…
Yaptığınız iş zor mu sizce?
C: Eğlenceli gözüken ama zor bir iş müzisyenlik…
E: Her şeyden önce psikolojisini kaldırmak kolay değil zaten… İnsanlara bir şey sunuyorsun ve sahnedesin…
A: Yaz ayında ayrı bir zormuş bu meslek… Şu anda röportajı okuyanlar için söylüyorum; oturduğumuz yerde terliyoruz, su içinde kaldıkJ Mesela Antalya’da sahnede eridiğimi hissettiğimi biliyorum… Gitar kayıyordu elimden…
E: Sahnede üç kilo verdim o gün benJ
Bu profesyonel olarak ilk seneniz diyebilir miyiz?
C: Evet, bu yıl için diyebiliriz…
A: Bana da biraz öyle geliyor. Geçen yaz bu kadar yoğun değildik.
Nerede olmayı hayal ediyorsunuz?
A: Canlı performans ikincil bir uğraş diye düşündüm hep. İnsanlar şarkıları dinliyor. Canlı da izlemek ve dinlemek istiyorlar. Birincil amacımız hep beraber şarkı yapmak ve kalıcı şarkı yazmak. Genele vurunca alternatif bir grup olduğumuz için marjinal sayılıyoruz şu an… Bu yüzden bir aşamada yükselmemiz durabilir gibi geliyor. Dinleyebilecek herkese ulaşınca geriye ‘asla dinlemez’ dediğimiz kesim kalıyor. Bu yüzden yaptığımız şarkılara dikkatle yaklaşıyoruz ve içten şarkı yapıyoruz… Bugün müzik yapmayı bıraksak şarkılar devam edebilecek ayarda olmalı çünkü… Stadyum konseri yapmak bir hedef olabilir mi bilmiyorum… Belki bir gün elli milyon insan dinleyecek bizi ama emin değilim bundan…
C: Fazlasını her zaman istiyoruz tabi… Ne olacağını zaman gösterecek…
Bir nesil şimdi sizleri dinleyerek büyüyor, bu bir sorumluluk yaratıyor mu?
A: Evet, sorumluluktan bu kadar kaçan insanlar olarak enteresan bir durum bu… şimdi 14 yaşındaki biri 30 yaşına geldiğinde belki o dönemde norm biz ve bizim gibi insanlar olacak… O zaman belki stadyum konseri de verebileceğiz. Belli olmaz… On sene sonra dünya değişecek ve çok farklı olacak her şey… İki jenerasyonun arasını bulabilirsek o zaman kalıcı olabiliriz…
Sizce en güzel şakınız hangisi?
A: En çok “Pazar ve ertesi”ni seviyorum galiba… Çalmak ve söylemek keyifli… Çok basit ve içten… Kız arkadaşım dışardayken, evde sıkılıyorken, ev de sıcakken ve yaramazlık yapmak isterken onu beklediğimi anlatıyorum… O an neyse o var şarkıda…
E: “Tavuk Korkusu” hoşuma gidiyor, zıplıyorum…
C: Hepsi… Politik mi oldu çokJ
Eylül ayı konser programınız nedir?
C: 5 Eylül Bursa Nilüfer Balat Ormanı’ndayız, 11 Eylül İstanbul Hayal Kahvesi açılışında çalacağız, 13 Eylül Ayvalık Sarımsaklı Plajı, 18 Eylül İstanbul Küçükçiftlik Park’tayız…