KÖMÜRÜN, DEMİRİN, EMEĞİN KENTİ ZONGULDAK
Timur Özkan
Bir liman ve kömür kenti olarak bilinen Zonguldak’ın adının kökeni hakkında birkaç farklı tez var. Antik dönemde Sandrake olarak anılan kentin adının Türkleştikten sonra bataklık, sazlık anlamındaki zongalık sözcüğünden türediğine inanan da var, buradaki kömür ocaklarını işleten Belçikalıların ve Fransızların ifadesiyle Zone Guel Dock’dan geldiğini düşünen de.
Anadolu’nun birçok kenti gibi Hattilerle başlayan bilinen tarihi boyunca Hitit, Frig, Pers, Makedon, Roma, Doğu Roma, Anadolu Selçukluları, Cenevizliler, Candaroğulları derken Fatih döneminde yöre Osmanlılara geçer. Zonguldak’ın kaderi 1829 yılında kömürün bulunmasıyla değişir. 1848’de açılan ilk ocakları Belçikalılar ve Fransızlar işletmeye başlar. Bu durum, 1919’da kendi şirketlerinin haklarını koruma iddiasıyla Fransızların Zonguldak’ı işgal etmesine bahane olursa da Ulusal Kurtuluş Savaşı öncesi bölgede gelişen direniş sonucu işgal sona erer…
Bir endüstri kenti olmasına rağmen sahip olduğu doğal güzellikleri ve tarihi değerleri ile ciddi bir turistik potansiyel de arz eden Zonguldak’ta turizm deyince akla öncelikle doğa harikası mağaraları gelir. Ancak Zonguldak’ı Mağara Turizmi’nden ibaret görmek doğru olmaz. Karadeniz kıyısı boyunca uzanan koyları, her mevsim yeşil bitki örtüsü ve orman içi dinlenme alanlarıyla tatilcilere ve doğa gezginlerine hitap eden Zonguldak ev sahipliği yaptığı tarihi eserlerle de kültür gezginlerinin ilgisini çekecektir.
Siyah rengiyle bir kömür kentine geldiğimizi hatırlatan Üzülmez deresini takip ederek ulaştığımız kent merkezindeki Atatürk, İnönü, Şehit Asker vb anıt ve heykeller arasında iki madenci anıtı dikkat çekiyor. Bu anıtlardan birinde, yaşanan grizu facialarında hayatlarını kaybeden yabancı ve yerli madencilerin anısı yaşatılıyor. Kömürün kent için önemini simgeleyen diğer anıt, yörede kömürün bulunuşunun 184. yılında açılmış. Zonguldak için kömür madenlerinin önemi büyük. Taşkömürünü keşfederek tarihe geçen Uzun Mehmet adına yapılan bir anıtı ise Ereğli’ye giderken Kozlu sahil yolunun Balkayası mevkiinde göreceğiz. Turistik zenginliklerinin merkezde değil ilçelerde yoğunlaştığı bir kent olan Zonguldak’ın kent merkezinde; gezginler için ilginç olabilecek iki yerden birisi 1931 yılında Zonguldak’ı ziyaret eden Atatürk’ün karaya çıktığı sembolik iskele diğeri ise limanın ve kentin yukardan seyredilebileceği Fener burnu olabilir.
Öte yandan Zonguldak deyince akla ilk gelen sözcük kömür ise ikincisi mutlaka mağaralarıdır. Kentin Kilimli çıkışındaki İnağzı Mağarası denize açılmakta, 800 metre uzunluğundaki mağaraya suların çekildiği dönemlerde yürüyerek de girilebilmektedir. Ankara çıkışında, yol üzerinde bulunan ve hem sarkıt dikit, sütun, damlataş vb oluşumları hem de yeraltı göl ve akarsularıyla ilgi çeken Gökgöl Mağarası 3 km’den fazla uzunluğuyla Zonguldak’ın en büyük ikinci mağarası olup 875 metrelik bir kısmı gezilebilmektedir. Gökgöl Mağarası’nda olduğu gibi içinde renkli oluşumlarla birlikte göller ve dereler de bulunan, 6630 km uzunluğundaki Kızılelma Mağarası ise Zonguldak’ın en uzun mağarası olup sadece ekipmanlı profesyonel ziyaretçilere açıktır.
Zonguldak’ın mağaralarının en ünlüsü olan, Karadeniz Ereğlisi ilçesindeki Cehennemağzı Mağaraları da turizme açıktır. Antik çağlarda yerleşim yeri, Hıristiyanlığın yasak olduğu dönemde gizli ibadet yerleri olarak kullanılan bu mağaralarda bulunan lahit, sütun, mozaik vb arkeolojik eserler Ereğli Müzesi’nde görülebilir. Kilise, Ayazma ve Herkül olmak üzere üç mağaradan oluşan ve mitolojiye de konu olan Cehennemağzı; Tanrı Zeus’un oğlu Herakles’in (Herkül) meşhur 12 görevinden biri olan; Hades’in Ölüler Ülkesini koruyan üç başlı köpek Kerberos’u yendiği yer olarak kabul ediliyor.
Zonguldak’ın ilçeleri arasında en gelişmişi olan Karadeniz Ereğlisi kısaca Ereğli olarak da anılıyor. Zonguldak ve Ereğli arasındaki, dağ ve deniz manzaralı 45 kilometrelik yolu yaklaşık bir saatte alıyoruz. Tarihsel geçmişi çok eskilere uzanan ve tarihte Mariandyn, Herakleia Pontike şeklinde anılan Ereğli; bugünkü adını Heraklia’nın zamanla Ereğli’ye dönüşmesiyle almış. Tıpkı Zonguldak gibi kaderi yöredeki taşkömürü madeninin işletmeye açılmasıyla değişen Ereğli aynı zamanda Batı Karadeniz’in iki büyük doğal limanından biri konumunda… 1965’de işletmeye açılan demir çelik tesisleriyle bir endüstri merkezine dönüşen Ereğli tarihi ve turistik yerler açısından oldukça zengin.
Halen Karadeniz Ereğlisi Müzesi olarak kullanılmakta olan tarihi Halil Paşa Konağı’ndan başlayacak olursak 19. yüzyıla tarihlenen dört katlı ahşap konak ve bahçesinde; çeşitli yöresel etnografik objeler ile birlikte Grek, Roma, Bizans, Abbasi, Emevi, Artuklu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 3 bini aşkın arkeolojik buluntu sergileniyor. İlçenin Hıristiyan geçmişinden kalan iki kiliseden biri olan Ayasofya zamanla camiye (Orta Camii) çevrilmiş. Bizans Kilisesi olarak anılan diğerinin ise sadece bazı kalıntıları görülebilir. Tepedeki Bizans Kalesi kalıntıları ise askeri bölgede kaldığı için gezilemiyor.
Ereğli’de görülebilecek diğer tarihi ve turistik yerleri arasında; her üçü de sahil bandında yer alan; tarihi Bozhane Hamamı ve Herkül heykeli ile Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın tek deniz muharebesinin tanığı Alemdar gemisinin tıpkı yapımı sayılabilir. Tüm bunların haricinde, özenle düzenlenmiş sahil bandında gezmekten çok keyif aldığımız Karadeniz Ereğlisi’ndeki günübirlik turumuzu, başladığımız gibi sahildeki çınar ağaçlarının altında çay içerek tamamlıyoruz.
Her yıl Haziran ayında düzenlenen Karaelmas Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali ile çok sayıda yerli ve yabancı konuğu ağırlayan Zonguldak’ta gurmeleri bekleyen ve Zonguldak’a özgü tarhana ile Zonguldak usulü soslu kebabın öne çıktığı yöreye özel lezzetler arasında; Ereğli pidesi, Osmanlı çileği olarak da anılan Ereğli çileği ve reçeli, Çaycuma yoğurdu, Devrek çöreği ve simidi ile Zonguldak Kestanesi not edilebilir. Bunların haricinde bir balık cenneti olarak nitelendirebileceğimiz Zonguldak’ta; mevsiminde lüfer, sarıkanat, çinakop, barbun, hamsi, palamut ve torik ile her mevsim mezgit ve istavrit yemek mümkün.
Ankara’ya 270 km uzaklıktaki Zonguldak’a Gerede, Mengen, Devrek üzerinden doğrudan veya Bolu, Düzce, Akçakoca, Alaplı yoluyla Karadeniz Ereğlisi üzerinden gidilebilir.