Velofetish sergisi, Macaristan’ın çağdaş şehir hayatında önemli bir yer tutan ve bisiklet kültürünü ana hatlarıyla sunmaya çalışan bakış açılarını içerir. Şehir yaşamında bisiklet kullanma ihtiyacının günden güne arttığı ve günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiği bugünlerde bisikletler, sanatta ve tasarımda etkisini büyük bir ivme ile arttırmaktadır. Bisikletlerin hayatımıza olan etkisinin geniş bir ölçüde incelendiği bu sergide, özgürlük düşüncesinin bisikletler tarafından nasıl oluşturulduğu ve bu düşüncelerin kahramanlık duygusunu, cesur olmayı ve stil sahibi olmayı nasıl gerçekleştirebildiği sorularına yanıt vermektedir. Sergi sadece bisiklet sanatının üst düzey tasarımlarını bir karışım olarak yansıtmıyor, aynı zamanda çağdaş ve kültürel ilginin sahnelenmesini de sağlıyor.
Fazla tüketme
Bir yaşam biçimi olarak bisiklet sürmek, çevresel bilincin ve farkındalığın esas olarak birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. 20 yıllık eski tip bir bisiklet benzin yakmak yerine kas gücüyle çalışacağından dolayı bir 20 sene daha bu şekilde kullanılabilecek durumda olacaktır. Pikniğe gideceğiniz zaman veya tatile çıkacağınız zaman tüketim toplumları gibi davranmak istemezsiniz. Geri dönüşüm kavramları doğayı korumaya çalışıp tüketim çılgınlığına karşı bir duruş sergilemek ister. Özellikle bu duruşu devam ettirebilmek için: “Kendin tamir et!” isimli bisiklet üretim ve tamir çalıştayları (Cyclonomia) gerçekleştirilmekte, öğle yemeklerini bisikletlerle müşterilere ulaştırmak (Kétker-étkem) ya da evsizlere yardım eden bisikletli yemek dağıtımı gibi (BP Bike Maffia) projelerde bu konsepti yansıtan yaratıcı düşünceler geliştirilmekte ve bu konular üzerinde çalışılmaktadır. Bisiklet tekerinden yapılmış kemerler (1Mind1, Felvarrom) ve takılar (L’icorice), geri dönüşmüş çantalar (Serin) ve saatler (Recyclock) ise çevresel bilincin önemli bir göstergesidir.
Fetish
Ne bisikletleri oluşturan ana malzemelerin sihirli güçleri olduğuna, ne de onların hayalet ruhlarını taşıyan görünmez şeyler olduğuna inanıyoruz. Fakat, bu kültür fetiş fenomeni ile çok güçlü kültürel bağlar kurmuş durumda! Geri kazanılmış metal robot (Gulyi) veya kauçuk giysisinin fırfırları (Balkantango X Aquanauta) arasında, kutsal olmasa da bir nevi ruh barınmaktadır. Bisikletin iç tekerinden yapılmış olan bir kolye (Licorice) ve şiirsel anlam taşıyan kauçuktan yapılmış elbise kıvrımları ile aynı ruhu yansıtmaktaydı. Bu küçük parçalarından daha büyük bir anlam ifade ettiklerini söyleyebiliriz.
Macera
Şehirde bisiklet sürdüğümüz halde pedal çevirmesi uç spor gibi hisler yaratmaktadır. Bu, doğrudan maceraya ve tehlikeye atılmakla alakalıdır. Bisikletli kuryeler şehir kovboyları olurken, diğer insanlar da adrenalin tutkusuyla acele etmeye uğraşırlar; üstelik sıkışık trafiğin tam içerisinde! Belgesel filmleri arasında Macar yapımı Rickshaw Acele (Rickshaw Rush filmi) filmi ile ileriye yönelik uzun vadeli bir tanıtım ve bakış açısı getiriyor. Bisikletler ile karayolu üzerinde ilerlenilen filmler kategorisinde (Cycle me home filmi) yapılan çekimler aynı durumun kısa bir özetini sunmuştur. Tıpkı dağcılıkta olduğu gibi, bisikletçiler de kentteki bisikletçilerin yaptığı ölümle sonuçlanan kazalar için dikilmiş olan anıtların yanından geçiyorlar (Ghostbikes filmi). Bisikletli kuryenin taşıdığı çantanın dağcılıkta da kullanılan kumaş teknolojisiyle aynı olması, şehir yaşantısına nasıl dahil olduğunu bizlere sunmaktadır (Bagaboo filmi). …peki çanta neden kirlidir? Çünkü gerçek bir bisikletli kuryenin çantasını en temiz halde sadece çantayı diken terzi görmüştür.
Gelenek
Yirminci yüzyıldaki ulaşımın en beğenilen aracını, arabayı hem konfor hem de çağdaşlık betimlemektedir. Ancak bugünkü bisikletçilik kültürünün kökenleri farklıdır. Bundan dolayı özellikleri de farklı: bisiklet yeni bir icat değildir. Şehir çerçevesinde, eski bir aracı yeni bir anlam kazandırarak yeniden değerlendirmekteyiz. Böylece bisikletçilik kültüründe el yapımı, geleneksel teknikler ve yöntemler çoğu zaman teknolojinden daha önemli yer almaktadır. El yapımı ve ahşap pedallar (WOODI), sınırlı sayıda dikilmiş çantalar (Blind Chick), bisiklet şapkaları (Serin), cüzdanlar (Balkantango) ve marjinal tasarıma sahip olan bisiklet gövdeleri (Merényi) atölyelerde yapılmaktadır. Kişinin bisikleti ile çekilen stüdyo fotoğrafları (Ben & Bisikletim) ise “atlı” portre ressamlığını hatırlatarak, analog fotoğrafçılığın altın çağını anmaktadır.
Kentsel Sanat
Kentsel bisikletçiliğin yaygınlaşması sanat hayatını farklı ve çeşitli yönlerden etkilemektedir. Bir takvimde toplanan sokak sanatı (Bisiklet takvimi) ve bir fotoğraf serisinde yer alan trafik işaretleri (Open Eyes Series) olarak bisiklet aynı şey göstermekte: bisiklet gündelik kalıbı olarak yurttaşların hayatında bulunmaktadır. Bir bisiklet şirketinin grafik görünüşü geliştirilmesi (Bagaboo) klasik bir sanat örneğidir. Aynı zamanda Buppa rap müziği aynı motiflerin en özgür ifadesidir. Romen şehitlerin Yuvarlanan Anıdı ise bir bisikletle derin ve farklı düşünceleri de ortaya konulmasını göstermektedir.
Cycle Chic
Bisiklet teknik giysi kentsel giyimimizi de etkilemektedir: rüzgarlık cekedini artık bisiklet sürmemediğimiz zaman da giymekteyiz. Aynı anda bisiklet giyimleri daha hoş ve şık olmaya başlamıştır. Bu nedenle gittikçe teknik giysi, spor yapmak için tasarlanmış kıyafetlerimize daha az farklılık göstermektedir. Farkına varmadan her günkü giysimiz bisiklet giyimi ve aksesuarlarımız (Urban Legend) ile birleşmeye başlamıştır. Bununla beraber bisiklet giyiminin diğer farklı işlevi için çok sayıda örnek görünmektedir. Değişik aksesuarlar da takabiliriz: dişli çark şeklinde kolye ucunu (Körben) ya da bisiklet desenli serigraf tekniğiyle yapılmış tişörtleri giyebiliriz. Bugünlerde bisikletciler kendilerini giydikleriyle ifade etmeye çalışmaktadır. Sokaklarda çekilmiş bisikletli fotoğraflar (Cycle Chic) da bu akımı temsil etmektedir.
Füsun Ipek
kuratör ve görsel sanatçı
Sanatçılar: Ádám Márk Horváth, Amanda Szabó, ARC, AAron Blumm, Aquanauta, Bagaboo, Balázs Horváth, Balkantango, Blindchic, Budapest Bike Maffia, Buppa, Cycle Chic, Cycle Me Home, Cyclonomia, CSEművek, Dynamobake, Gergő Somogyvári, Géza Sky, Gulyi REcycling, Júlia Nagy, Körben, Licorice, Merényi, nlmdzgn, Recyclock, Richárd Orosz, Serin, SVIK, Untune, Urban Legend, Viktor Kádár, WOODI, Zoltán Nagygyörgy, Zöfi, Zsófia Frazon, 1mind1, 9to5 workshop
Fotoğraflar: Anna Viktória Pál
Giriş ücretsizdir.
Galeri: Pazartesi–Cuma 12:00–19:00, Cumartesi günü 14:30-19:30 saatleri arasında açıktır.
Macar Kültür Merkezi/İSTANBUL
Sergimiz 4 Temmuz’a kadar ziyaretçilere açıktır.