Yazarçizerlerle, bestekârlarla, devlet adamlarıyla dolu bir İstanbul ailesinin yedi kuşağının son iki yüz yılının hikâyesi Osmanlılıktan Cumhuriyet’e Kızıltoprak Anıları
Osmanlılıktan Cumhuriyet’e Kızıltoprak Anıları hem Atatürk döneminde yetişen bir gencin dünyasını hem de Osmanlı döneminde doğup büyümüş ve o kültürle yoğrulmuş aile büyüklerinin hikâyelerini ve onların Cumhuriyet’le devrimlere sağladığı uyumu rahat okunan bir üslupla aktarıyor.
Adını ailenin Kızıltoprak’ta oturduğu köşkten alan kitap, 1920’lerden 1950’lere uzanan zaman diliminde dört kuşağın bir arada yaşadığı bir İstanbul evinin ve bu evin bulunduğu muhitin bir panoramasını sunuyor. Uçsuz bucaksız bir bahçenin içinde ahırlar, kümesler, bağlar, havuzlar, kameriyeler arasındaki köşkteki gündelik hayat bütün ayrıntılarıyla bu kitapta yeniden hayat buluyor: Sofra âdetlerinden birlikte eğlenme şekillerine, okunan kitaplardan tutulan günlüklere, çalınan ve dinlenen müziklerden mesire gezilerine, büyüklerin anlattığı meraklı hikâyelerden saray hatıralarına…
Köşkte her akşam aile bireylerinin bir araya geldiği sofra, belki de en çok anının anlatıldığı ve biriktirildiği yerdi. Neyzi’nin anlattıklarından 1930’larda bir akşam yemeği sırasında yaşananları göz önüne getirmek hiç zor değil:
Büyük anneanne Şair Leyla Hanım, babası Hekim İsmail Paşa’nın saraylıları muayene ederken yaşadığı gülünç zorluklardan başlıyor, meşk arkadaşları hanende İbrahim’le doldurdukları plaktan bahisle sözüne devam ediyor. Leyla Hanım’ın kızı Feride, babası Giritli Sırrı Paşa’nın görevi dolayısıyla bulunduğu Osmanlı şehirlerindeyken derlediği manileri topladığı sepeti hazırlıyor, yemekten sonra aile sepetin başında toplanıp niyet çekecek…
Feride Hanım’ın kızı Nezihe, komşuları Prenses Tevhide’nin o gün verdiği davetten bahsediyor, orada rastladığı ve uzun zamandır görmediği Kadıköylü dostlarını anlatıyor. Leyla Hanım’ın damadı Mehmet Ali Ayni, Osmanlı dönemindeki valilik anılarından bahsediyor, yazdığı kitaplardan örnek göstererek torunlarına da yazmalarını tembihliyor…
O sofrada olan biteni dikkatle takip eden küçük Nezih, dedesinin tembihini tutacak ve yarım yüzyıl sonra bu aile ortamını, bireylerinin hikâyeleriyle birlikte kaleme alacak…
Anıları ve büyüklerin hikâyelerini topladığı bu kitap, fotoğraflar ve belgelerle örülü. Uzun bir aradan sonra yapılan bu yeni baskıda aile arşivinde olduğu halde ilk baskıya girmemiş 100’e yakın yeni fotoğraflarla belgeyle birlikte 200’e yakın görsel yer alıyor.
Nezih Halim Neyzi (1923- 1999) İstanbul’da doğdu, 1925-50 arasında Kızıltoprak Anıları kitabında anlattığı evde yaşadı. İlk ve ortaokulu Saint Joseph’de, liseyi Robert Kolej’de (1944) bitirdi. Ankara’da Hukuk Fakültesi ile Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde birer yıl okuduktan sonra, Pennsylvania Üniversitesi’nde işletme yüksek lisansı yaptı. 1954’te Harvard Üniversitesi’nde pazarlama öğrenimini tamamladı. Yurda döndükten sonra İşletme İktisadı Enstitüsü’nde Türkiye’nin ilk pazarlama derslerini vermeye başladı. 1961’de doktorasını aldı. Robert Kolej, Robert Yüksek ve Boğaziçi Üniversitesi’nde istatistik, pazar araştırması, dış pazar araştırması ve kamu yönetimi dersleri verdi. 1974-75 ve 1977- 78’de, iki kez Denizcilik Bankası genel müdürü olarak görev yaptı. 1961’de kurduğu Türkiye’nin ilk pazarlama şirketi olan PEVA’da kamu görevi yaptığı dönemler hariç aralıksız çalıştı. Yurtiçinde Dünya, Milliyet, Cumhuriyet, Vatan ve Yeni İstanbul’da; yurtdışında mesleki platformlarda makaleler yayımladı, konferanslar verdi, özel eğitim programları düzenledi. Dört kitaba daha imza attı. Şirketi ilk televizyon izleme ölçümlerini yaptı. İstanbul’da vefat ettiğinde geride eşini, iki kızını ve iki torununu bıraktı.