YUSUF AYKUT İLHAN SAHNESİ AÇILDI…
Geçen yıl 5 Ağustos 2014 yılında kaybettiğim can biraderim ikizim Yusuf Aykut İlhan adına sahne’nin öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim. İkizim Aykut’un haberini yapacağımı aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama oldu. Aykut ile ben bir elmanın iki yarısıydık. Şimdi o yarım elma yok. Artık kendi adı ile sahnede afişlerde, haberlerde, oyuncularla ve seyircilerle buluşarak yaşayacak can biraderim ikizim Yusuf Aykut İlhan.
27 Mart 2015 Tarihinde Dünya Tiyatro Günü’nde sunuculuğunu da Murat Kemal Kaya yaptı. Sahneye tiyatro sanatçısı Mert Talat Dilekçioğlu’nu 2015 Dünya Tiyatro Günü bildirisi okuması için sahneye davet eti. Dilekçioğlu;
TİYATRO DUVARLARIN ÖTESİNE BAKMALI
27 Mart safi tiyatrodan söz edebildiğimiz nadir günlerden biri, tüm dünyada o gün ortak dil olarak “tiyatroca” konuşuluyor. Tiyatro sandığımız gibi sadece memleketimizde değil birçok avrupa ülkesinde de durumu pek parlak gitmeyen bir sanat. Tabii bu genel geçer bir yargı, öyle işler de yapılıyor ki “İyi ki tiyatro var!” dedirtiyor seyirciye.
Bu sene 27 Mart bildirisini Polonyalı Yönetmen Krzysztof Warlikowski ve Türk Oyun Yazarı Serhan Alben yazdı. Warlikowski’nin bildirisini Tiyed tarafından Refik Erduran çevirisi ile Alben’in bildirisini ise Kulis Tiyatro Dergisi Mart Sayısından elde ederek bir araya getirdim.
Genel çerçevede bakacak olursak, bu sene iki bildiri de tıpkı Çehov oyunları gibi umutsuzluğun içinden umut doğuruyor. Üstelik memleketi temsilen ilk defa genç bir sanatçının bu bildiriye imza atması da cabası. Yani ikisi de bize umut olduğunu hissettiriyor ve “Yaşa be tiyatro!” dememize sebep oluyor.
Tiyatronun gerçek ustalarını bulmanın en kolay yolu onları sahnenin çok uzaklarında aramaktır. Genelde öyleleri tiyatronun gelenek kalıbı sürdüren ve klişe kopyalayan bir makine gibi kullanılmasıyla ilgilenmezler hiç. Onlar atan nabzın peşindedirler; gösteri salonlarının ve şu ya da bu dünyayı kopyalama derdindeki insan yığınlarının açığından geçmeye yatkın canlı akımları ararlar.
Biz seyircilerle tartışmaya ve yüzeyin altında kabaran duygulara odaklanmış dünyalar yaratacak yerde, mevcudu kopyalama yoluna gidiyoruz. Oysa gizli coşkuları tiyatrokadar başarıyla dışa vuran başka bir şey yoktur.
Benim en sık peşine düştüğüm kılavuz geçmişte yazılmış kimi metinlerdir. Onları kaleme alanlar neredeyse yüz yıl önce Avrupa tanrılarının yavaş yavaş çöküşünü kâhin gibi ama abartıya kaçmadan gözler önüne serdiler. Beni sabah akşam düşündüren o yazarların anlattığı, uygarlığımızı bugün hâlâ dağıtılamamış bir karanlığa gömen ışık kaybıdır. Aklımda Franz Kafka, Thomas Mann ve Marcel Proust adları var. Bugün o kâhinler grubuna John Maxwell Coetzee adını da ekleyebilirim.
Bu kişilerin ortaklaşa sezdikleri, dünyanın sona ermesinin kaçınılmazlığı idi – gezegenin değil, insan ilişkilerinin bugünkü modeli anlamındaki dünyanın. Dipten gelen kabarmalar toplum düzenini alt üst etmekte. O sezgi bütün acılığıyla bizim için bugün ve burada da geçerliğini koruyor. Dünya sona erdikten sonra da yaşamayı sürdüren bizler için. Her gün yeni yeni yerlerde suçlar ve çatışmalar patlak vermekte. Bu öyle hızlı oluyor ki her yerde hazır ve nazır günümüz medyası bile haberlerine yetişemiyor. Yangınlar çok geçmeden lginç olmaktan çıkıp basın bültenlerinden siliniyor, bir daha da göze görünmüyor. Biz aciz kalıyor, dehşete kapılıyor, kendimizi köşelere sıkışmış hissediyoruz. Artık kuleler dikmek gelmiyor elimizden. Duvar yapımını inatla sürdürüyoruz ama çektiğimiz duvarlar bizi hiçbir şeyden korumuyor artık. Tersine, bakım ve savunma gerektirdikleri için biz onları korumak zorunda kalıyoruz; yaşam enerjimizin büyük bir bölümü öylece heder oluyor. Kapının ötesinde, duvarın gerisinde ne bulunduğunu görmeye çalışacak gücümüz de kalmadı. Tiyatronun varlığını gerektiren ise tam bu işte. O kendi gücünü tam burada aramalı. Bakmanın yasak olduğu yerlerin iç taraflarını gözetlemeli.
“Efsane açıklanamayacak şeyi açıklama çabasında. Temeli gerçek olduğu için, sonunda açıklanamayacak bir yerlere ulaşmalı.” Kafka Prometheus efsanesindeki dönüşümden böyle söz ediyordu. Kesinlikle inanıyorum ki aynı sözler tiyatro için de geçerli olmalı. Onun emekçilerinin hesabına, yani sahnedekiler kadar seyirciler arasındaki emekçilerinin de adına, bir dileğim var. Öyle bir tiyatro olsun. Gerçekliğin temeline otursun ve hedefini uzanacağı açıklanamaz sonlarda bulsun. Bütün kalbimle diliyorum bunu. Krzysztof Warlikowski imzalı bildiriyi okuyarak sahneden inerken, Murat Kemal sahne ile ilgili açış konuşmasında; “ Cafe tiyatro biçimde düşündüğümüz, amatör grupların seyirci ile buluşma sahnesi olarak, deneysel tiyatro gösterilerine de ev sahipliği yapmak, sanatın diğer alanlarında da değişik ama nitelikli gruplarla Yusuf Aykut İlhan Sahnesi’nde seyirciyi buluşturmak istiyoruz. Sahnemizin Genel Sanat Yönetmenliğini Mehmet Nurkut İlhan ağabeyimiz yapacak. Alanlarında uzman kişiler tarafından panel ve atölyelerin de yapılacağı etkinlikler sahnemizde yerini alacak. Çocuk oyunlarımız Cumartesi ve Pazar günleri çocuklarla sahne diyecek. Artık sahnemizde yer alan tüm etkinliklerle İkiz kardeşi Aykut ile sahnede hep buluşacak seyircilerle Nurkut ağabey. “ sözlerini bitirerek kardeşi Ferhat Şahin Kaya’yı sahneye konuşmasını yapmak üzere davet etti.
Cafe ve Sahneyi işeten ve düzenleyen Ferhat Şahin Kaya sahneye adını verme öyküsünü kendi sözleriyle şöyle aktardı; “Yusuf Aykut İlhan sahnesi Ankara’da perdelerini açmış bulunuyor. Bu sahne bir çok tiyatro ve görsel sanatlarla uğraşan sanatçı kardeşlerimizin sanatsal üretimlerini seyircisiyle buluşturabileceği butik bir sahne olarak tasarlandı. 5 Ağustos 2014 tarihinde kaybettiğimiz Yusuf Aykut İlhan ağabeyimizin adını sahneye verme anımız çok değişik oldu. Sahneyi yaparken adını ne koyalım diye düşünürken ağabeyim Murat Kemal Kaya ile aynı anda aynı ismi düşündük ve birbirimize bunu gözlerimizle söyledik. Ankaralı sanatseverleri Tiyatro oyunları ile buluşturma gayretiyle islere koyulduk. 1 ay içinde yaklaşık 2100 kişiye gösteriler sunan farklı tiyatro grupları 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde Yusuf Aykut İlhan Sahnesinin resmi açılışını yaptık. Hiç bir ekonomik kaygısı olmayan sahnemiz seyircileri ile buluşmaya devam ediyor. Nurlar içinde yat Aykut Ağabey Alkışlar senin için.”
Daha sonra İkizi olarak sahneye davet edildim. Can Biraderim İkizim adına sahne açılışında konuşmak çok zor oldu. “İkizim Aykut ebedi istirahatgahında kızı Beril Ezgi ile birlikte. Sabah onları ziyarete gittim. Dünya Tiyatro Günü’nü kutladım. Adına açılan sahneye Aykut’u ve yeğenimi davet ettim. Beni duyduğunu hissettim. Şu anda da bu sahnede kızı ile bizi izlediğini biliyorum. Yanımda, yanınızda. Hoş geldin can biraderim ikizim Aykut ve yeğenim Beril Ezgi. Hoş geldiniz sayın bayanlar, baylar, sivil toplum örgütü temsilcileri ve sevgili dostlar hoş geldiniz.
Aykut ile tek yumurta ikizi olarak dünyaya merhaba dedim. Bir elmanın ikiş yarısıydık. Şimdi yarım yok.
Bugün Dünya Tiyatro Günü, bugün 1975 yılında tiyatro sahnesinde oluşumuzun can biraderim Aykut ile 40. Yılı ve adına açılan sahnenin ilk günü.
Türk Tiyatrosu’nda çocuk ve yetişkin oyunlarında birlikte oynayan ilk ikiz oyuncular biz olduk ikizim Aykut ile.
Yusuf Aykut İlhan Sahnesi’nin açılışına zaman ayırarak geldiğiniz için hem ikizim Aykut hem de kızı Beril Ezgi adına çok teşekkür ediyorum.” Diyerek sözlerimi tamamlayabildim.
Murat Kemal sahneye Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği Başkanı, Devlet Tiyatroları eski Başrejisörü-Yazar-Yönetmen Erhan Gökgücü’yü sahneye davet etti. Erhan hoca; “Çok anlamlı bir girişim. Bu inceliği gösteren, sahneler kapatılırken sahne açma cesaretini gösteren herkesi kutluyorum. Hükümetin devlet tiyatrolarını ortadan kaldırmak ve denetimi ellerine geçirmek için tüsak yasasının yanlışlığından ve Türk Tiyatrosuna vereceği zarar açıktır. Tiyatro sanatının yol alması için bu tip sahnelerin açılması ve süreliliği sağlamak çok önemlidir. Umarım uzun yıllar Yusuf Aykut İlhan Sahnesi tiyatro oyunları ile seyircisi ile dimdik buluşur.” Diyerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra sahneye Halil Esen konuşmasını yapmak üzere davet edildi. Halil Esen Çağdaş Sahne sürecinden söz etti; “Çağdaş Sahne yönetimi 1975 yılında beni Çocuk Tiyatrosu Birimi’nin başına getirdi. Aynı yıl duyuru ile sınav açılacağını çocuk tiyatrosu oyuncusu alınacağını ilanlar ile duyurduk. O zaman internet, cep telefonu yok. Bugüne göre klasik yöntemlerle duyurduk. 600 kişi oyunculuk için başvurdu. 600 kişi içinde ikiz olarak Aykut ve Nurkut vardı. Sınava girdiler. Sınav 20 gün sürdü. Yaz döneminde yapılan sınav sonucunda 600 kişiden 20 kişi alındı ve bu 20 kişi içinde Aykut ve Nurkut vardı. Samed Behrengi’nin Küçük Kara Balık oyunun provalarına daha sonraki sezon başladık. Başarılı oyunculardı. Daha sonra Aykut ve Nurkut Ali Taygun’un yönettiği büyük oyunda, Artur Ui’nin Önlenemez Yükselişi adlı oyununda rol aldılar. Bildiğim kadarıyla Aykut ve Nurkut hem çocuk hem de büyük oyununda rol alan ilk ikiz oyuncular oldu. Emek vererek sahneyi açan ve Yusuf Aykut İlhan adını veren kardeşlerim Murat Kemal ve Ferhat Şahin Kaya’ya alkışlarımı gönderiyorum” diyerek açılışa gelen seyircilerin murt ve Ferhat’ı alkışlamasıyla sözlerini tamamladı.
Daha sonra sahneye benim ve Aykut’un çocukluk arkadaşımız ve halen görüştüğümüz Bedii Ersavaş geldi. Kendisi savaş muhabirliği yapıyor 20 senedir. Bedii; “ Aykut ve Nurkut mahallemizin iyi futbol oynayan ikizleriydi. Ağabeyi Nadir Kemal İlhan’da iyi top oynardı. Nurkut çok iyi bir kaleci, Aykut çok iyi defans elemanı, Kemal de çok iyi forvet oynardı. Aykut’u kaybettiğimiz de çok üzülmüştüm. Aykut adına bir sahne açılmasında ve bu sahnenin açılışında konuşma yapmak insanı üzülmek ve sevinmek arasında bırakıyor. Sahneyi açanlar, adına Yusuf Aykut İlhan sahnesi diyerek çok değerli bir düşünceyi hayata aktarmışlar. Bravo sizlere. Kutluyorum.” Diyerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra sahneye Aykut ile ortak arkadaşımız şair Ahmet Arık davet edildi. Benim ağzımdan Aykut’a yazdığı şiiri okudu;
“ yüzüne dökme,
Sen yüzünü dökersen ağlar bu bağ bu bahçe, bu sahne
Tut ki bir filizkıran fırtınasıydı o demini almamış hikayatın
Tut ki tutmadın, tutunamadın
Geldin geçtin işte
Bir gün ardından ben de sana gelsem diyorum hani
Gelsem
Cezvenden orta şekerli bir sen içsem
Dursa manzaranın tabiatı, dursa otobüsler, otomobiller,
Trenler
Dursa durduğu yerde gemiler
Biz yokken, yani ikimiz yokken, yine açılsa İlhan perdesi
Ben başka bir yerde, sen diye gökyüzünü seyretsem.”
Şiirini seslendirerek bana teslim etti. Sağol dost arkadaşım Ahmet Arık.
Daha sonra sahneye Yücel Turgut davet edildi. Yücel Nazım Hikmet ustadan Seni Düşünmek, Yine Sana Dair ve Bir Ayrılış Hikayesi adlı şiirleri seslendirdi.
Murat Kemal daha sonra da sahneye Sanat Kurumu Başkanı İlker Çetin’i davet etti. Çetin konuşmasında; “Yönetim Kurulu ve Tiyatro Seçici Kurul Üyemiz Nurkut’un ikiz kardeşini kaybettiğini öğrendiğimizde çok üzüldük. Böylesine değerli ve duyarlı girişimi kutluyorum. Sahnelerimizin kapandığı ve baskıların arttığı bir dönemde yeni bir sahne açma yürekliliğini göstermek takdire şayan bir durum. Yusuf Aykut İlhan Sahnesi olarak adını vermeleri çok etkileyici ve az görülür yapılır bir durum. Sahnenin açılışında olmaktan kurumum adına gurur duyarken Yusuf Aykut İlhan Sahnesi adına bir plaket vererek bu günü daha anlamlı kılmak istiyorum.” Diyerek sözlerini tamamladıktan sonra beni sahneye davet ederek plaketi kutlayarak verdi. Plaket de “Sanat dünyasına perde açan Yusuf Aykut İlhan Sahnesi’ni kutluyor, başarılı ve uzun bir tiyatro yaşamı diliyoruz. 27 Mart 2015 Yönetim Kurulu adına H. İlker Çetin” yazılı plaketi Aykut ve kurum adına aldım.
Daha sonra müzik dinletisine geçildi. Caner Menemencioğlu gitarı ile açılışa gelenlere 20 dakikalık güzel bir müzik ziyafeti ile buluşturdu.
Ardından sahnede seyirci ile buluşacak Sanart Tiyatro adına Nuray Uzunöz, İnteraktif tek kişilik oyunu ile Salih Köksal sahnede böyle bir imkan bulacakları için bu fırsatı veren bizlere teşekkür ettiler.
Bombus Sanat Merkezi Yusuf Aykut İlhan Sahnesi’nde tiyatro gruplarına ve etkinliklere ev sahipliği yapmaya 27 Mart Dünya Tiyatro Günü açılışından bu güne dek devam ediyor.
Can Biraderim İkizim Yusuf Aykut İlhan ismini sahneye verme duyarlılığını gösteren Ferhat Şahin ve Murat Kemal Kaya kardeşlere huzurunuzda çok teşekkür ediyorum. Dost kardeşim Ferhat’ın beni 10 gün boyunca çağırdı. Ancak dizi çekimlerim ve tiyatro oyun provalarım yoğun olarak sürdüğü için buluşamadık. İkizim ile Salı günü doğduk, ikizimi 5 Ağustos 2014 Salı günü kaybettik ve 17 Şubat 2015 Salı günü Ferhat Şahin ve Murat Kemal Kaya kardeşler bana sahneyi göstererek Yusuf Aykut İlhan Sahnesi adını vermeyi istediklerini ve düşüncemi sordular. Gözlerim dolmuştu ve çok duygulanmıştım. Ağzımdan iki çift söz çıkabildi; “Çok duygulandım. Çok sevindim” diyebildim. Ardından sahne için çalışmalara başladık ve 27 Mart 2015 Dünya Tiyatro Günü’nde Yusuf Aykut İlhan Sahnesi’ni açtık dostlar.
Açılışta bu duyguyu bizimle paylaşan Sanat Kurumu’na, Devlet Tiyatrosu, Opera ve Bale Çalışanları Yardımlaşma Vakfı TOBAV’a, Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği TOMEB’e, Çağdaş Drama Derneği’ne, Çağdaş Drama Derneği’ne, Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği Assitej Türkiye Merkezi’ne, Karikatürcüler Vakfı’na, TAKSAV’a, Işık Uzmanları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği IŞIK-DER’e, Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği DETİS’e, Edebiyatçılar Derneği’ne, ODTÜ Mezunlar Derneği’ne, MGA Yapım’a, Unutma Beni ekibi’ne, Mimarlar Odası Ankara Şubesine, Çocuk Hakları Derneği’ne, Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Yapanlar Derneği’ne, Türkiye Tiyatrolar Birliği’ne, Çağdaş sanat Derneği’ne, Ankara Sanat Tiyatrosu’na, Ekin Tiyatrosu’na, Tiyatro Kare’ye, Nazım Oyuncuları’na, Samsun Sanat Tiyatrosu’na, Tiyatro Ritüel’e, Farabi Sahnesi’ne, Tiyatro Ayna’ya, Bartın Belediye Şehir Tiyatrosu’na, denizli Belediyesi Şehir Tiyatrosu’na, Oda Tiyatrosu’na, Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu’na, Seyr-i Sahne’ye, Ertan Gösteri Merkezi’ne, Sanatolia Sahnesi’ne, Masal Gerçek Tiyatrosu’na, Oyun Atölyesi’ne, Ankara Tiyatro Fabrikası’na, Yön Sanat Atölyesi’ne, Giresun Belediye Tiyatrosu’na, Toprak Sahne’ye, Sahne Tozu Tiyatrosu’na, Trabzon Şehir Tiyatrosu’na, Uçaneller Kukla Evine, Tarla Faresi Tiyatrosu’na, Uygur Çocuk Tiyatrosuna, Menemen Belediye Tiyatrosuna, Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu’na, Tiyatro Ayakbağı’na, Tiyatro Çes’e, Çağdaş Sanat Merkezi’ne, Tiyatro Tiyatro Dergisi’ne, Sahne Tiyatro, Opera ve Bale Dergisi’ne, Tiyatro Gazetesi’ne, Hürriyet Gazetesi Ankara Eki’ne, Başkent Gazetesine, Ankara The Best Dergisi’ne, Kültür Sanat Haritası’na, Follow Dergisi’ne, Eryaman Yaşam Dergisi’ne, TAKSAV Uluslar arası Ankara Tiyatro Festivali’ne, Uluslararası İzmir Kukla Günleri Festivali’ne, TAKSAV İzmir Uluslararası Tiyatro Festivali’ne, Uluslararası ETHOS Tiyatro Festivali’ne, Uluslararası Denizli Amatör Tiyatrolar Festivali’ne, İnadına Menemen Tiyatro Festivali’ne, Bartın Uluslararası Tiyatro Festivali’ne;
Nevzat-Mukaddes İlhan’a, Ayuhan Arda İlhan ve Belgin Zengin’e, Nadir Kemal-Hülya İlhan’a, Ali Oğulcan-Duru-Işıl İlhan’a, Gamze Ayşe-Esen Nilsu İlhan’a, Hasan-Hüseyin-Ediz İlhan’a, Önder Akıncı’ya, Hülya Akıncı’ya, Tamer Akıcı’ya, Atilla Sav’a, Atilla Gürçay’a, Prof.Dr. Deniz Bozer’e, Prof. Dr. Ayşegül Yüksel’e, Prof.Dr. Özdemir Nutku’ya, Prof. Dr. Hülya Nutku’ya, Prof. Dr. Nurhan Karadağ’a, Prof. Dr. Murat Tuncay’a, Prof. Dr. Semih Çelenk’e, Prof. Dr. Nurhan Tekerek’e, Tamer Levent’e, Alhan Özdemir’e, Abdullah Kahraman’a, Doç. Dr. Türel Ezici’ye, Doç. Dr. Ömer Adıgüzel’e, Ömer Şahinbaş’a, Işık Yenersu’ya, Berin Ötenel’e, Tuna Ötenel’e, Gülay’a, Özlem Özdil’e, Erdoğan Akduman’a, Turgay Tanülkü’ye, Perihan Savaş’a, Talat Bulut’a, Orhan Aydın’a, Sevtap Çapan’a, Şekip Taşpınar’a, Ulviye Karaca’ya, Nusret Şenbay’a, Melih Yetkin’e, Cengiz Sezgin’e, Billur Erkal’a, Nedim Saban’a, Levent Çelmen’e, Çiğdem Tunç’a, Döne Otyam’a, Çiçek Dilligil’e, Civan Canova’ya, Selma Güngör’e, Tezcan Candan’a, Canan Metiner’e, Emre Olanca’ya, İsmail Güngör’e, Suha Uygur’a, Zeynep Koltuk’a, Ali Erkazan’a, Yılmaz Demiral’a, Ege Aydan’a, Senem Türkoğuz’a, Koray Ergun’e, Kubilay Tunçer’e, Nuri Gökaşan’a, Bahtiyar Engin’e, Ümran İnceoğlu’na, Eftal Gülbudak’a, Yaşar Gündem’e, Mehmet Ulusoy (Carlos)’a, cem Okyay’a, Samet Polat’a, Şenol Tiryaki’ye, Doç. Dr. Filiz Elmas’a, Gülşen Karakadıoğlu’na, Mustafa Demirkanlı’ya, Gülhan Demirkanlı’ya, Nazif Uslu’ya, Havva Ağral’a, Tahsin Murat Demirbaş’a, Mesut Sarıoğlu’na, Tuğba Tules Birincioğlu’na, Yıldırım Şimşek’e, Tufan Taştan’a, Nihal Kuyumcu’ya, Eylül Kuzgunbay’a, Kadri Ün’e, Berna Özdemir’e, Erdem Öksüz’e, Selçuk Dinçer’e, Mesut Güngör’e, İlker Gülüm’e, Mustafa Çokran’a, Şairler Gökhan Cengizhan’a, Cengiz Kaplan’a, Mehmet Mahsun Doğan’a, Ercan Karadavut’a, Nermin Perçin’e, Sevgi Demirtaş’a, Muhsin Çıtak’a, Serap Sağlar’a, Semih Çerçi’ye, Ayşe Tozak’a, Yusuf Çerlik’e, Özlem Durmaz’a, Tuğçe Önge’ye, Bahar Kavalalya, Mine Gençtürk’e, Leyla Okay’a, Ali Okyar’a, Arzu Dilmaç’a, Gamzenur Temel’e, Buket Çetin’e, Osman İlhan’a, Eylem Öztürk’e, Yiğit Özdemir’e, Zaynep Çoban’a, Arzu Doğan’a, Nurcan Cengiz’e, Hürriyet Gürcan’a, Pınar Açıkgöz’e, Huriye Atlamaz’a, İclal Özden’e, İnci Korkmaz’a, Katre Şen’e, Dilek Ergun’e, Sibel Sipahi’ye, kursiyerlerine, meslek arkadaşlarına açılışa gelerek ya da arayarak katıldıkları için Aykut, KIZI Beril Ezgi ve ikizi olarak çok teşekkür ederim.
Geçtiğimiz Nisan ay’ı içerisinde Cumartesi ve Pazar günleri “Kırmız Şapkalı Kız” “Kral Şişman Şimdi Pişman” ve “Pinokyo” adlı çocuk oyunlarının yanı sıra Sanart Tiyatro’nun “Aslında Erken Geldin” adlı kadınlarımıza yönelik oyun, tek kişilik interaktif komedi oyunu “Adını Sen Koy” oyunu, kısa film gösterimleri, dans atölyesi, doğaçlama gösteri grubu “Gülmece Güldürmece” gösterisi ve müzik ile şiir dinletileri gerçekleştirildi.
Mayıs 2015 ay’ında ise Bombus Sanat Merkezi Yusuf Aykut İlhan Sahnesi’nde; Cumartesi ve Pazar günleri 12.oo ve 14.00 saatlerinde “Kral Şişman, Şimdi Pişman” ve “Pinokyo” adlı çocuk oyunları, 4 Mayıs 2015 Pazartesi günü saat: 19.00’da Sivil Toplum Kuruluşlarından Sanat Kurumu Başkanı H. İlker Çetin ile söyleşi, Her ay’ın Salı günleri saat: 19.00 Müzik Dinletileri, 8 Mayıs 2015 Cuma günü saat: 19.00’da Şair Cengiz Kaplan’ın “Unutursam Üşürsün” başlıklı kendi şiirlerinden oluşan dinletisi, 11 Mayıs Pazartesi günü Kısa Film Zamanı başlıklı Evren Hoşrik’in yazdığı, Caner Menemencioğlu’nun yönettiği “Esila” adlı kısa film gösterimi, 14 Mayıs 2015 Perşembe günü saat: 19.00’da Koray Ergun’un “Tiyatro ve Dizi Oyunculuğunda 38.Yıl” söyleşisi, 15 Mayıs 2015 Cuma günü saat: 19.00’da Gülüm Pekcan liderliğinde Dans Atölyesi, 18 Mayıs 2015 Pazartesi günü saat: 19.00’da Yön Sanat Atölyesi Genel Sanat Yönetmeni Erdem Öksüz’ün “Engel’siz Tiyatro” başlıklı söyleşisi ve bitiminde zihinsel engelli oyuncuların yer aldığı Muzaffer İzgü’nün yazdığı “Sınır” adlı oyunu, 19 Mayıs 2015 Salı günü saat: 19.00’da Mehmet Nurkut İlhan, Tuğba Birincioğlu, Murat Kemal Kaya, Nuray Uzunöz, Salih Köksal, Ayça Kılınçer, Edip Tüfekçi, Berna Özdemir, Caner Menemencioğlu’nun yorumlayacağı “Radyo Tiyatrosu” gösterisi, 20 Mayıs 2015 Çarşamba günü saat: 19.00’da Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Turgay Tanülkü’nün “Ceza ve Tutukevlerinde Tiyatro” başlıklı söyleşisi ve mahkumlardan oluşan oyuncu kadrosu’nun “Son Kuşlar” oyunundan bir bölüm gösterisi, 25 Mayıs 2015 Pazartesi günü saat: 19.00’da Tiyatro Çes grubunun “Midas’ın Kulakları” adlı yetişkin oyunu seyirciler ile etkinlikleri yer alacak. Etkinliklerimizin günü ve saati bazen değişmektedir. Gelenlerin programa bakarak gelmeleri önemli.
Haziran ay’ı içerisinde de Cumartesi ve Pazar çocuk oyunlarımız devam edecek. 10 Haziran 2015 Çarşamba günü saat: 19.00’da Devlet Tiyatrosu, Opera ve Bale Çalışanları Yardımlaşma Vakfı TOBAV Yönetim Kurulu Üyesi Alhan Özdemir’in “Festival Durakları” konulu söyleşisi, 15 Haziran 2015 Pazartesi günü saat: 19.00’da Erhan Gökgücü’nün sunumunu ve tiyatro sanatçıları Mehmet Nurkut İlhan ve Edip Tüfekçi ile birlikte “Attila İlhan Şiir Gecesi” nde şiirlerini yorumlanması, 18 Haziran 2015 Perşembe günü saat: 19.00’da Karagöz ustası Mustafa Mutlu’nun “Karagöz ve Hacivat” adlı söyleşisi ve Gölge Oyunu’ndan bir bölüm gösterisi, , 23 Haziran 2015 Salı günü saat: 19.00’da Mehmet Nurkut İlhan, Tuğba Birincioğlu, Murat kemal Kaya, Nuray Uzunöz, Salih Köksal, Ayça Kılınçer, Edip Tüfekçi, Berna Özdemir, Caner Menemencioğlu’nun yorumlayacağı “Radyo Tiyatrosu” gösterisi, 30 Haziran 2015 Salı günü saat: 19.00’da “Ankara’da sahne açan Tiyatro Grupları Sezon Değerlendirme” adlı söyleşisi etkinlikleri gerçekleşecektir.
Bombus Sanat Merkezi Yusuf Aykut İlhan Sahnesi Toplumsal Araştırmalar, Kültür ve Sanat İçin Vakıf TAKSAV’ı Başkentimiz Ankara’da düzenlediği 20. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’nde yer alacak tiyatro gruplarından bazılarına bu yıldan başlayarak ev sahipliği yapacak.
Türk Tiyatrosu’nda çocuk ve yetişkin oyunlarında rol alarak sahneye ilk çıkan ikizler olarak bu gururu bizlere sunan Ferhat Şahin ve Murat Kemal Kaya kardeşlere sonsuz teşekkürlerimi bu satırlarda vurgulamak istiyorum.
Artık Başkent Ankara’da Cafe Tiyatro formatında Bombus Sanat merkezi’nde bir Yusuf Aykut İlhan Sahnesi var. Üretim yaptıktan sonra seyirci ile buluşamayan tiyatro, müzik, kurum, şiir, söyleşi, atölye ve aklıma gelmeyen sanat etkinlikleri için rahatlıkla bize başvurabilirler.
Hoş geldin Can Biraderim İkizim Yusuf Aykut İlhan Sahnesi aramıza. Hoş geldin.
Mehmet Nurkut İlhan
İkizi -Amcası